Anı Koleksiyoncusu Halit Kıvanç (3)
Ümit Kayaçelebi
Sadece bu özel belgesele sesi ve ruhunu katmadı, dünya futbolunun bir başka efsanesi Beckenbauer ile eğlencesine tenis bile oynadı.
Sadece futbol ve spor gazeteciliği yapmadı.
Sadece edebiyata, mizaha, tiyatroya, cemiyet hayatına göz kırpmadı.
Kıbrıs Harekatı'ndan çok önce 1955'te adadaydı.
Türkiye'nin resmi tezlerine sadık kaldığı söylense bile 30'unda adada bir hafta geçirmiş ve kapsamlı bir röportaj dizisinin altına imzasını atmıştı.
10-17 Temmuz 1955 tarihleri arasında Milliyet'te yayımlanan "Kaynayan Kıbrıs" dizisini okuyanlar Halit Kıvanç'ın sadece Türklere değil Rum ve İngilizlere de mikrofon uzattığını, farklı görüşleri eşit düzlemde yansıttığını gördüler.
Herkesçe sevilen sahnelerin yıldızı o senelerde evrensel gazetecilik yapıyordu, kişisel görüşünü habere karıştırmamaya özen gösteriyordu.
Sonuçta kalemini Abdi İpekçi'nin Milliyet'inde oynatmaktaydı.
Radyoyu gördü.
Televizyonu tanıdı, tanıttı ve hatta yıldızı oldu.
Zeki Müren ve Ajda Pekkan'lı Omo reklamlarına onlardan evvel çıkmıştı.
Ankara'da bir kitap fuarındaydı.
İmza günü sırası Halit Kıvanç, Can Yücel ve Çetin Altan'daydı.
Hayatını spor ve mizahla yoğuran Kıvanç iki usta kalemin yanında bir mizah tuzağına düşürülmüştü, dönemin Nokta dergisi olup biteni şöyle anlatacaktı:
Bir ara boşluktan yararlanan Çetin Altan ve Can Yücel bir köşeye çekilip fısıldaştıktan sonra yüzlerinde muzip bir ifadeyle stantlarına geri döndüler. Aradan yarım saate yakın bir süre geçtikten sonra, bir hanım okuyucu Halit Kıvanç'ın yanına yaklaştı. Kıvanç imzalamak için kağıda sarılmış kalınca paketi açınca hayretten dona kaldı. Çünkü paketten kitap yerine bir Omo kutusu çıkmıştı. Her gece televizyonda reklamını yaptığı Omo kutusunu karşısında gören Kıvanç, belki de ilk kez söyleyecek bir şey bulmakta güçlük çekti. Biraz duraksadıktan sonra sadece 'Güzel espri'... diyebildi. Aynı anda Can Yücel ve Çetin Altan bu olaydan habersiz kitaplarını imzalıyorlardı."
Muhafazakar değil yeniliklere açık olan insandı Halit Kıvanç.
1982'nin yaz mevsimi Türkiye'nin -en azından bir kısmı- walkmen ile tanıştığında yine kendine has üslubuyla bu yeni cihazı halkın anlayacağı dille tarif ediyor, "Tek kişilik gazino" diyordu:
Tek kişilik gazino, hem de çalgılı. İçkili olup olmayışı size bağlı. Müzik dinlerken ister rakı içersiniz ister portakal suyu. Ya da yemek yersiniz. İlle de oturmanız şart değil. Çünkü tek kişilik gazinomuz seyyardır. Siz yürürseniz o da yürür. Siz giderseniz o da gider. Gerçekten müthiş bir şey bu walkmen dedikleri."
Güzel izahatler adamıydı.
Bir keresinde Türkiye'nin ilk deneme yazarlarından, Cemal Süreya'nın deyişiyle "Yazarların Cumhurbaşkanı" Vedat Günyol'un "İnsan anılar toplamıdır" dediğini anımsıyorum.
İşte Halit Kıvanç da bir dönemin Türkiye'sinde spor spikerliği ve spor gazeteciliğinin ya da şöyle diyelim, hoş sohbetin bir nevi cumhurbaşkanıydı.
Makamın hakkını verenlerden, sözü dinlenenlerden, vakti zamanı geldiğinde lafı gediğine oturtanlardandı.
Ama tüm unvanlardan ari, neredeyse bir asrı bulan yaşantısında gerçek manada bir anılar insanı, biraz da biriktirdiği anıların toplamıydı.
Kaynak: İndependet Türkçe