Ümit Kayaçelebi

Bir zamanlar bir Timurlenk Bozkurt ağabey vardı

Ümit Kayaçelebi

Gazizade Molla Bozo Mehmet Bozkurt’un oğlu Timurlenk Bozkurt 1930 yılında Van’da dünyaya geldi. Doğduğunda bir ayağı bileğinden iki santim kısa olunca ailesi ona Timurlenk ismini vermiş.

 Biz ona “Timur Ağabey” derdik. Uzun yıllardan beri Van’da Risale-i Nur hizmetleri için koşturan bahtiyar simalardan biriydi.

Kendisi Van’da sosyal hayat içinde hareketli bir şahsiyetti. Sendika temsilciliğinden, yazar ve şairliğe kadar birçok kabiliyete sahipti. Basılan kitapları vardı. 

Aynı zamanda iyi bir hatip olan Timur Abi’nin kendisi gibi muhterem hanımı Remziye Abla da Nur yolu yolculuğunda çok hizmetleri olan bir ablamızdı. Van’da hanımların Risale-i Nurlar’la tanışmasına vesile olmuştur. 

23.12.2021 tarihinde hayata veda eden Timurlenk Bozkurt amcamızı ben çocukluk yıllarında Karayolları 11.Bölge Müdürlüğünde çalışırken tanıdım. Rahmetli babamla dostlukları vardı sık sık görüşürlerdi arada sırada babamın Kanaat Kitapevine gelirdi.

Ben 60 yıllarda mahalli muhabir görevi yaparken Karayolları Yol İş Sendikasının başkan ve yönetim kurulu kongrelerine katılırdım. Timurlenk amca çok iyi bir hatipti ve müthiş hitabeti vardı. Onun sohbetlerine doyulmazdı. Canlı bir tarih olduğunu azıcıkta yanında olduğunuzda hemen anlayabilirdiniz.

İl Genel Meclisinde Belediye meclislerinde her zaman aranılan ve istenilen bir kişiydi. 

Sendikacılık la birlikte serbest muhasebecilik ve kooperatifçilik yaptı, 1950 yılından itibaren şiir ve çeşitli konularda Vansesi, İki Nisan, Şark Yıldızı, Van Postası gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Bazı derneklerde aktif görev aldı.

Ne yazık ki bu kadar aktif ve Van sevdalısı ağabeyimiz bir zaman sonra yakalandığı bir hastalık onu yatağa mahkûm etti. Ancak o yine de azmini ve sebatını yitirmedi. Yatakta bile kitap okumaktan yazmaktan vaz geçmedi.  .

Şairlik, yazarlık ve siyaset ile geçen bir ömür. Okuma ve yazma azmini yeni bir kitaba dönüştürdü. Öykü, anı ve gözlemlerinden oluşan basılmış “Egido’nun Hazin Sonu” adlı kitabını yatağa mahkûm iken yazdı ve sonlandırdı.

Egidonun Hazin Sonu eserle de yetinmedi onun yanı sıra “Vanlı Şairler Antolojisi”, “Nuh Palas Oteli” ve “Sana bir muştum var” isimli üç yeni kitap daha yayına hazırlarken ömrü Vefa etmedi.

Dünya vefasız ne yazık ki bu kadar Vana hizmet etmiş Van sevdalısı bu toprağın değerlerinden belki de en önemlilerinden biri olan Timurlenk amcanın gözleri hep kapıdaydı ve kendisini ziyarete gelenleri arıyordu.

Ben yatağa düştüğü günden beri hem kendim giderdim hem de başkalarının da onu ziyaretine gelmesine vesile oluyordum. O da bundan çok mutlu oluyordu.

Öyle akli melekeleri yerindeydi ki ben bazen sorardım seni kimler ziyarete geliyor kim ne kadar gelmiş dediğimde kimin kaç kere geldiğini bile yerli yerinde söylüyordu.

Yinede çok gelip gideni olmadı. Hep belirli kişiler onu ziyaret ediyordu.

Kendisini kendim veya eş dostla geldiğim zamanda önündeki diz üstü bilgisayarı kullanıyor aklı şuuru çok yerindeydi her zaman ki gibi ezbere şiir okuyor ve dinliyorduk.

Timurlenk amca Risale cemaatine intisap etmişti ve camia içinde de belli bir yeri vardı. Toplantılara katılırdı sohbetleri olurdu. Bunun yanı sıra Van’daki mahalli gazetelerde de yazdıklarını paylaşırdı. Onun tarih sohbetleri çok hoştu ve çok zevkle hem dinlenir ve hem de gazetelerde okunurdu.

Bir sohbetinde ona risale cemaatiyle nasıl tanıştığı sorulduğunda rahmetli;

‘Üstad’ı babam Molla Bozo görmüştür. Ben Üstadı bizzat görmedim, onu ve eserlerini tanımak ise Van’da 1960’lı yıllarda bir asker tarafından tanıdım. Sarılık hastalığına yakalanmıştım, bu hastalık benden hiç gitmiyordu. Bu asker bana, ilk defa gördüğüm “Hastalar Risalesi”ni verdi. Bunu oku, iyi olacaksın dedi, kitabı elime aldım, daha okumaya başlar başlamaz kollarımdaki tüylerimin diken diken olduğunu gördüm.

Kitabı okumaya devam ettim, okudukça hoşuma gitti. Manen hastalığım teşhis edilmişti, reçete bana iyi geliyordu. Sabah- akşam günde iki kez okumaya başladım…

Kendi kendime diyordum, bu kitabı okusam iyileşeceğim, manevî bir güç almaya başladım. Şifayı gönderen Kudret sahibi Allah’ımın hikmeti iki gün sonra, baktım benim hastalıktan eser yok, anama koştum, “Ana bak ben iyileştim” diyerek, ona da sevincimi anlattım.

Asker kardeşimiz, manen doktorum oldu… Risale-i Nur eserlerini de bana vermeye başladı… O günden sonra bu kitaplardan hiç ayrılmadım, hizmetin bir eri olarak Nur kervanına katıldım.

Bizim hiç çocuğumuz olmadı, Hikmet-i İlâhiden sual olunmaz. Çocuğumuz olsaydı, Risale-i Nur hizmetiyle yoğun bir şekilde bulunmayabilirdik.

Muhterem eşim Remziye Risale-i Nurları benden önce tanıyordu, Van’da hanımlar hizmet hareketini, talebe istihdamı, onların yetiştirilmesi, evlendirilmesi... Bir nevi Cenab-ı Hak bize binlerce evlat verdi. Dünyevî, maddî hiç bir sıkıntı yaşamadık çok şükür. İkimiz de yaşlandık. Şimdi bu evlâtlar bizim ile çok alakadarlar. Ben yakın bir zamanda gideceğim. Allah daha iyisini bilir. Remziye’yi Allah’a emanet ediyorum. Ve bu evlâtlara bırakıyorum. Ben de kabrimde günleri sayarak refika-ı hayatım olan Remziye’mi berzah âleminde bekleyeceğim.’

İşte gün geldi tarih 23 Aralık 2021’i gösterirken bir acı sala okunduğunda Timurlenk Bozkurt amcamızın darı bekaya irtihalini öğrendik ve üzüldük. O da Van’ın ulu çınarlarından biriydi. 

Yazımın bir bölümünde belirttiğim gibi onun hazırladığı üç eser vardı ne yazık ki bastırmaya ömrü yetmedi. “Vanlı Şairler Antolojisi”, “Nuh Palas Oteli” ve “Sana bir muştum var” isimli üç yeni kitap daha yayına hazırlarken ömrü vefa etmedi ancak bunları emanet ettiği kişi de YYÜ de Fevzi Özgökçe hocamızdır. Bunu kendisiyle de görüştük kendisi de farkında bu kitap ve kitapların basılmasını Timur amca ona tevdi etmiştir. Ben de bu vesileyle hocamıza bunu buradan hatırlatmış olayım.

Timurlenk amcamızın aziz hatırasını yaşamak ve yaşatmak istiyorsak bu eserlerin mutlaka basılması ve yayınlanması Van için tarihi bilgiler ve aziz hatırasını yaşatma adına önemlidir. Özellikle en başta Nuh Palas’ adlı eser çok önemlidir.

Timur amcamızın bir şiiri ile yazımı noktalıyor kendisini rahmetle anıyoruz.

Van Gölünde Aşk

Sevgilim seninle bir yaz akşamı,

Buluşmamış mıydık, göl kenarında,

El ele tutuşup, göz göze gelip,

Konuşmamış mıydık, göl kenarında.

Güneş ışınları, vuranca suya,

Tabiat dalınca, derin uykuya,

Seyredip mehtabı, hem doya, doya,

Gülüşmemiş miydik, göl kenarında.

Sevgilim Van Gölü, gelince aşka,

Seninle olmanın, lezzeti başka,

Bir daha diyerek, haydi bir daha,

Dolaşmamış mıydık, göl kenarında.

Aşkın doruğunda, geçen saatler,

Ardından verilen, sözler vaadler,

Ölüm bizi ayırana dek bizler,

Birleşmemiş miydik, göl kenarında.

Şimdi ne oldu ki, yad ile gittin,

Sana ne yaptım ki, beni terk ettin,

Yıktın can evimi, tarumar ettin,

Şu garib ömrümün, ilkbaharında.

Yazarın Diğer Yazıları