Bir zamanların Sevim'leri
Ümit Kayaçelebi
Çocukluk ve gençlik yıllarımız da her zaman dediğim gibi şimdide söylüyorum tek eğlencemiz sinemaydı. Daha 50 ve 60 lı yıllarda filimler de siyah-beyazdı. Bazen yabancı filmlere baktığımızda o renkli filmleri hep gıpta ile seyreder ve keşke bizim filmlerimizde renkli olsa ve renkli seyretsek diye iç geçirirdik.
Ancak ne var ki bu filmleri bile zevkle izlerdik. İşte siyah beyaz filmleri de renklendiren sinemanın ünlü starları gibi o sanatçıların birçoğu şarkıcı olmadıkları için onların şarkılarını seslendiren sanatçılar da vardı.
İşte o sanatçılardan en önde geleni bence Sevim Şengüldür. Özellikle onun okuduğu <İçin için yanıyor> adlı şarkı siyah-beyaz Türk filmlerinde başta Türkan Şoray olmak üzere sinemanın aktrisleri bu şarkıyı çok seslendirmişlerdir. Ayrıca Bu şarkı Yılmaz Güney’in çok avantür filminde dikkat ederseniz hep vardır.
Belkis Özener, Semra Atılay, Sevim Tanürek, Sevim Çağlayan, Sevim Tuna Türk sinemasındaki çok filmlerde seslerini veren sanatçılar olarak anılmışlardır.
İlginçtir sahnede, radyoda birçok sevim isimli sanatçılar vardı. İşte Sevim Tanürek, Sevim Çağlayan, Sevim Süer, Sevim Hepgüler, Sevim Deran, Sevim Şengül, Sevim Karan, Sevim Tuna, Sevim Akın, Sevim Emre (Orhan Gencebayın eşi) .
Özellikle Sevim Şengül ün seslendirdiği filmler beni ziyadesi ile etkilemiştir. Geçmişte İzmirde 70 yıllarda basmahane de dolanırken üç pavyonda üç isim görünce çok derinden yaralanmış ve üzülmüştüm.
Birinde Suat Sayın, diğerinde Ahmet Sezgin ve en sonundakinde de Sevim Şengül ismini görünce bir anda aman Allahım bir zamanların bu ustaları bu sesleriyle gönülleri fetheden bu ünlü ve namlı şarkıcıların sonu pavyon mu olacaktı diye o an çok üzülmüştüm. Nerden nereye demiştim..
Sevim Çağlayan sahneye çıkarken altında kırmızı halılar gezdirilen bir sanatçıydı.
Sevim Tuna dekoltesiyle her zaman İzmir Fuarında Manolya gazinosundaki sahne hayatı ile Zeki Müren’e tek rakip ve meydan okuyan şuh bir sanatçıydı. Her fuar da o yerini mutlaka alırdı. Fuarın en vazgeçilmez sanatçısıydı.
Rahmetli Sevim Tanüreğin feci bir trafik kazasıyla vefatı ve olup bitenler beni de haliyle üzmüştü.
Onun bizim Yıldız Sinemasında bir plağı hep çalınır dururdu <Merhaba dostlar merhaba> bu ara nağmenin sözleri idi. Aslında şarkının ismi< Ankaradan nar geldi> idi. ben rahmetliyi o plağıyla tanıdım ve hala da o eseri dinlerken o Van’daki sinemalı günleri hatırlarım.
Şu an da hiç biri aramızda değil. Cümlesini rahmetle anıyorum ve onları tanımanızı istiyorum.
İşte bir zamanların sevimleri;
SEVİM TUNA
Müzisyen, oyuncu, şarkıcı (D. 1 Ocak 1934, İzmir – Ö. 5 Temmuz 1999, İstanbul). Ses sanatçısı Dursun Salkım eşi, bu evliliğin meyvesi Yeşim Salkım da kızıdır.
1951 yılında henüz 14 yaşındayken Mehmet Tuna ile evlendi ve Filiz ile Canan adındaki çocuklarını dünyaya getirdi. 1959 yılında eşi Mehmet Tuna ile boşandı.
1961 yılında çalıştığı İzmir’in seçkin bir saz salonunda kendisini dinlemeye gelen Zeki Müren, Şükrü Tunar ve Ahmet Yatman; Tuna’nın sesine hayran kalarak kendisini İstanbul Maksim’in sahibi Fahrettin Aslan’a önerdiler.
İzmir’den İstanbul sahnelerine geçerek, ününe ün katan sanatçı pek çok ünlü gazinoda güzel sesi ve güzel fiziğiyle göz doldurdu.
1966 yılında okuduğu "Bağdat Yolu" kendisiyle özdeşleşen şarkı oldu. Şarkının plağı müzikseverlerce büyük ilgi gördü.
Plakları, gazino çalışmaları ve sinema filmleriyle milyonların gönlünde yer eden sanatçı, 1970 ve 1980’li yıllara adeta damga vurdu.
1959 yılında rol aldığı "kocamdan ayıramazsın" isimli filmle beyaz perdeye adım atan sanatçı; "Yaratılan Kadın", "Ana Kalbi", "Tatlı Günler", "Çizmeli Kedi" gibi filmlerde rol aldı.
Daima genç, daima zinde görüntüsüyle sevenlerinin hatıralarında bambaşka bir yere sahip olan Sevim Tuna; karakteristik-kimselere benzemeyen buğulu sesiyle milyonların kalbinde yer etti.
1997 yılında kanser hastalığı teşhisi konulan sanatçı adına pek çok ünlü ismin katıldığı bir vefa gecesi tertip edildi. Sanatçının tedavileri sonuçsuz kaldı ve aynı yıl dünyaya gözlerini yumdu.
Birçok film ve dizide rol almış, bazı filmlerin de müziklerini yapmıştır.
Yaklaşık son bir yıl göğüs kanseriyle mücadele eden Sevim Tuna, tedavi gördüğü Florance Nightingale Avrupa Hastanesinde 70 yaşında iken hayata veda etti. Tuna’nın cenazesi 8 Temmuz 1999 günü öğle namazını takiben Bebek Camii’nden alınarak Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.
Sevim Tuna’nın cenazesine, Emel Sayın, Bülent Ersoy, Faruk Tınaz, Yüksel Uzel, Müşerref Akay, Salih Güney, İzzet Günay, Fikret Hakan, Orhan Gencebay, Sami Hazinses, Ciguli, Erol Büyükburç gibi birçok ünlü isim katıldı.
SEVİM ÇAĞLAYAN
Sevim Çağlayan, 9 Haziran 1934 tarihinde Konya’da doğdu. Asıl adı Sevim Sivrikaya’dır. Babası üst düzey polis (Mustafa Avni Bey), annesi ev hanımıdır. Sevim, 18 kardeşin en sonuncusu, ama ilk onbeş kardeş daha bebekken ölür. 12 yaşında çok zengin ve kendisinden hayli büyük bir avukatla evlendirilir.
Çok küçük olduğu için bu evlilikten birşey anlamadığını söylüyor. Bu yüzden 12 artı bir kere evlendim diyor. 4 sene sonra boşanıp Ankara Radyosu’nun sınavlarına girer, kazanır. Ancak yaşı tutmadığı için iki sene kadro bekler. Tam dokuz yıl radyoda çalışır, ta ki en sevdiği ve 12 yıl evli kaldığı eşi Yılmaz Gündüz tarafından sahneye teşvik edilene kadar: ‘‘Ben sahneyi filan istemiyordum aslında. Yılmaz’la yeni evlenmiştik. Sevim, dedi. Biz bir geçim şekli seçmek zorundayız. Senin sahneye çıkman şart. Ben de istifamı verip İstanbul’daki Casablanca Gazinosu ile anlaştım.’’ Yılmaz Gündüz, karısının menajeri gibidir. Sahnelere bir yenilik getirmek gerektiğini, yalnızca kulağa değil göze de hitap etmenin önemini söyleyen hep odur.
Sevim Çağlayan, 1959 yılında sahnelere çıktığı günden itibaren olay olur. Ankara Göl Gazinosu’nda, istiridye kabuğundan sahneye çıktığında, üzerinde, vücudunun yalnızca kapatılması şart olan yerlerini kapatan transparan bir kostüm vardır. Bu kostüm yüzünden hem gazino kapatılır hem de Çağlayan, halkı tahrik ettiği gerekçesiyle karakolluk olur.
En parlak dönemi 1960-1965 arasıdır. Övündüğü özelliği ise solist altı çalışmaması: “İcabında evde peynir ekmek yedim, ama kariyerimi düşürmedim. Rahmetli Zeki Müren bile, bir tek sen benim altımda çalışmadın derdi.”
Şahane Kadın lakabının hikayesi ilginç: ‘‘Bir gün bir telefon geldi. Bir hayranım, ‘Şahane Hanım’la görüşebilir miyim’ dedi. Ben de sinirlendim, ‘şahane senin anandır’ deyip kapattım. Eşim Yılmaz Gündüz de, ‘neden kızıyorsun, ne kadar güzel bir isim, bundan sonra senin adın Şahane Kadın olsun’ dedi. Şimdi de Şahane Kadın demezlerse sinirleniyorum.’’
1965’te Türkiye sahnelerinden ayrılır, oğlunu okutmak üzere Almanya’ya gider. Oralarda 10 sene çalışır. Yurtdışı yıllarından sonra eski rüzgarı bulamaz ve yavaş yavaş şöhretten uzaklaşır. İki oğlu olur, vefatına kadar ikisiyle de görüşmedi, arayıp sormadıklarını söylüyor. Magic Life oteller zincirinin sahibi Dr. Atilla Kınay’ı hakiki oğlu bellemiş, onu çok seviyor.
Aralarında Prof. Dr. İlhan Bumin, milli basketbolcu Yılmaz Gündüz, müzisyen Cengiz Coşkuner, TBMM Başkanı Refik Koraltan, Altaylı futbolcu Necdet Tunca gibi ünlü isimlerin de olduğu, kimi resmi, kimi imam nikahlı tam 13 erkekle evlendi. Türk sanat müziği ve oyunculuk alanında da bilinen bir sanatçıdır.
Kedilerle arası her zaman çok iyi oldu. Küçükçekmece’den önce oturduğu Ataköy’de bahçede beslediği kırka yakın kedisi vardı. Çağlayan, komşuların kedilerden rahatsız olduklarını ve bir kısmının zehirlendiğini anlatır. Son zamanlarında bütün sevgisini evdeki Mercan’a vermiş.
1970’lerin başında Günaydın Gazetesi’nde yayınlanan ‘‘Killing’’ fotoromanı kısa sürede fenomene dönüşür. Yeşilçam bu fırsatı değerlendirmekte gecikmez ve bir sürü iskeletli film çeker. Sevim Çağlayan işte bu filmlerden birinde.
Sevim Çağlayan dördü resmi dokuzu imam nikahlı olmak üzere 13 kere evlendi. Zamanında “şahane kadın” olarak bilinen Çağlayan, 19 Ocak 2000 tarihinde vefat etti.
SEVİM TANÜREK
Sevim Tanürek 1934 /1998 Türk Müziği sanatçısı. 1950- 1959 yılları arasında TRT Ankara Radyosu'nda çalıştı. Daha sonra ayrılarak sahne çalışmaları yapmaya başladı. Çok sayıda 45'lik plak doldurdu Sevim Tanürek ve Coşkun Erdem. İlk Altın Plak ödülünü Sevim Tanürek, Coşkun Erdem'in ‘‘Kader böyleymiş ne söylesem boş’’ adlı parçasıyla aldı.
SEVİM DERAN
Ankara Radyosu sınavlarına girip burada görev yapan Sevim Deran hayatı ve özel yaşamı ile merak ediliyor.
doğum; 1935, Bursa ölüm; 28 Eylül 1987, İstanbul
5-6 yaşlarındayken ailesi Ankara’ya taşındı. İlk ve ortaokulu burada tamamladı. Musikiye yatkınlığını fark eden ailesi Melahat Pars’tan ders almasını sağladı. Sanat yaşamına 1953 yılında Ankara’da yapılan bir ses yarışmasında birinci seçilerek başladı. Deran, Ankara Radyosu sınavlarına girerek burada görev aldı. 1964 yılında Kanuni Erol Deran ile evlendi. 1972 yılında oğulları Burak Deran doğdu.
1965 yılında İstanbul’a geldi. Sahne çalışmalarına ve Radyodaki görevine burada devam etti. 25 yılını doldurduğu kurumdan 1979 yılında kendi isteğiyle emekli oldu.
SEVİM ŞENGÜL
Tıpkı Belkıs Özener gibi, Yeşilçam’da birçok filme sesini veren ses sanatçısı Sevim Şengül, 1938’de İstanbul’da doğdu.
Özellikle 60’lı yıllarda İstanbul sahnelerinde fırtına gibi esti. Türk müziği ve fantezi türü şarkılarla çok sevildi. ‘Bar Kızı’, ‘Bana Derler Fosforlu’, ‘Veda Busesi’ gibi filmlerde Türkan Şoray’ın okuduğu şarkılara sesini verdi.
Ama yoksulluk uçurumuna düşen ünlüler gibi, önce işini, sonra sağlığını yitirdi. Son günlerini hayranlarından birinin evine sığınarak geçirdi. En son Bursa Devlet Hastanesi morgunda yapayalnız kaldı. 1999’un ağustos ayında birkaç yakını tarafından toprağa verildi.
SEVİM EMRE
2 Temmuz 1944 doğumlu Türk Oyuncu Sevim Emre, Eskişehir doğumlu ve aslen buralı olan, Türkiye'yi güzelliği ile büyülemiş, ardından bu alanda Türkiye'yi çeşitli Avrupa yarışmalarında da temsil etmiş biridir.
1963 yılında Güzellik Yarışması'nda birinci olan Sevim Emre, ardından Türkiye'yi Beyrut'ta temsil etti. Ardından Avrupa'nın dördüncü güzeli seçilen Emre, buralarda hak ederek aldığı başarıyla ve güzelliği ile Yeşilçam'ın radarına girdi.
İlk oyunculuk deneyimini 1961 yılında Kızıl Vazo ile yaşayan Sevim Emre, 1964'e kadar Yeşilçam'da bir çok filmde oynadı.
Oyunculuğa 2 yıl ara veren Sevim Emre, 1966 yılında Battal Gazi filmi ile kameraların karşısına yeniden geçti. Aynı yıl Turist Ömer Almanya'da filminde de boy gösteren oyuncu, son olarak 1972 yapımı Kader Kurşunu adlı filmde yer aldı.
Bir dönem Azize Gencebay ile evli olan Orhan Gencebay, Azize Hanım ile yollarını ayırdıktan bir süre sonra Sevim Emre ile evlendi. 1978 yılında başlayan bu evlilik günümüzde hala devam etmektedir.
Orhan Gencebay, bir röportajında hayat arkadaşı Sevim Emre ile olan evliliğinden şöyle söz etmektedir;
'Biz bu dönemin Sevim ve Orhan'ıyız. Tıpkı Leyla ile Mecnun, Romeo ile Juliet gibi'
İkilinin bu evlilikten Gökhan adlı bir de oğulları bulunmaktadır.