Ümit Kayaçelebi

Gönül sohbetleri

Ümit Kayaçelebi

MELEKLERİN TEBRİK EDECEĞİ İBADET

Birgün, Efendimiz (s.a.v) kalkıyor ve kızı Hz. Fatıma'nın evine geliyor. Eve girdiğinde görüyor ki, Hz. Fatıma oturmuş, elinde beyinin elbisesinin söküğünü dikiyor. Ayağıyla da, Hz. Hasan'ın beşiğini sallıyor, ağzıyla da Kur'ân-ı Kerim okuyor.Bu haldeyken Efendimiz (s.a.v) içeri girince, Hz. Fatıma "buyur babacığım" diye ayağa kalkıyor.Ama Efendimiz (s.a.v) "kalkma kızım, otur otur" diye ısrar ediyor, ama Hz. Fatıma ayağa kalkıyor.Efendimiz (s.a.v) buna rağmen "keşke otursaydın" diye ısrar edince, Hz. Fatıma merak ediyor:Babacığım sen gelirsin de, ben ayağa kalkmaz olur muyum..?Niye otursaydım ki..?Efendimiz (s.a.v) Fatıma'nın oturma sebebini, şöyle anlatır:Kızım, hanımlar çok bahtiyardırlar,mesutturlar, kazançlıdırlar.Ben kapıdan içeri girdiğim zaman, buranın meleklerle dolu olduğunu gördüm.Babacığım, bu kadar melek niçin gelmiş buraya..?Her birisi, bir başka sebepten gelmişti.Sen elinle kocanın elbisesinin yırtığını dikiyorsun, hizmet ediyorsun, işte meleklerin bir kısmı, senin kocana hizmet edişinden dolayı gelmişlerdi.Bir hanımın gönül rızasıyla kocasına hizmet etmesi, meleklerin tebrik edeceği bir ibadettir.Diğer bir kısmı da elinle kocanın elbisesini dikerken, ayağınla da oğlunun beşiğini sallıyordun,bir hanımın çocuğuna bakması, isteyerek, severek, şefkatle, sevgiyle hizmet etmesi, meleklerin gelip seyredebileceği bir hizmettir.Meleklerin bir kısmı da, oğlun Hasan'ın beşiğini salladığın için gelmişlerdi.Sen ağzınla da boş durmuyor, Kur'ân-ı Kerim okuyordun, işte büyük bir kısmı da senin okuduğun Kur'ân-ı Kerim'i dinlemek için gelmişlerdi.Kızım, hanımlar çok şanslıdırlar, eğer niyetlerini düzeltirlerse, eğer duygularını düzeltirlerse, eğer bu saydığım hizmetleri şuurla, ibadet kastıyla yaparlarsa, onların yaptığı bütün işler, ibadet yerine geçer.Bir hanımefendi, İslâm şuuruyla hayatına bakarsa, zengin bir din kültürüyle hayatını zinetlendirirse, kendi dünyasını İslâmî ölçülerle böyle güzelleştirirse, bu hanımın ev hizmeti de ibadettir.Daha doğrusu, hanımların cennete gitmeleri, beylere nisbetle daha öncelikli, daha kolaydır.Bu da hanımlar için çok sevindirici, memnuniyet verici bir müjdedir.Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona "haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir" denilir.

**

KRALIN OĞULLARI

Ünlü bir kralın üç erkek çocuğundan biri, onun yerine tahta geçecekti. Kral bu seçimde zorlanıyordu; çünkü her üç oğlu da akıllı ve yürekliydiler. Üstelik üçüz, yani aynı yaştaydılar. Kral en sonunda bir bilgeye danıştı ve onun önerisine uymaya karar verdi.

Üç oğlunu da yanına çağırıp her birine birer torba dolusu çiçek tohumu verdi. Bir yolculuğa çıkacağını, en az üç yıl sonra dönebileceğini, bu tohumları onları sınamak için bıraktığını söyledi ve ekledi:

Döndüğümde tohumları geri vereceksiniz. İçinizde onları en iyi saklamış olan benim yerime tahta geçecek.`

Birinci erkek şöyle bir mantık yürüttü: `En iyisi bu çiçek tohumlarını . çelik bir kasaya kilitlemek. Babam geri döndüğünde verir, çalınmalarını da önlemiş olurum.`

İkinci oğul tohumları, kardeşi gibi kilitlerse çürüyüp öleceklerini düşünerek götürüp sattı; kazandığı parayı saklamaya başladı. `Babam döndüğünde gidip yenilerini satın alır, taptaze geri veririm.` diye düşündü. Üçüncüsüne gelince; o, tohumları bahçeye ekti.

Üç yılın sonunda kral döndüğünde, birinci oğlu kasayı açıp kurtlu, kokuşmuş, çürümüş tohumları verdi. `Bunlar benim sana verdiklerim olamaz. Çiçek tomurcuklanmalı ve güzel kokmalıdır, bunlar ölmüş!` diye bağırdı. Oğlu, aynı tohumlar olduğuna yemin ettiğinde ise `Sen benim istediğim ölçülere sahip değilsin.` dedi.

İkinci oğul çarşıya gidip yeni tohumlarla geri geldi. Kral tohumları inceledikten sonra, `Bunlar benim bıraktıklarım değil, ama kardeşinden biraz daha iyi düşünmüşsün.` dedi. `Yine de beklediğim ölçüde becerikli, yaratıcı değilsin.` dedi.

Kral üçüncü oğluna yaklaşırken `Ya o da bir yanlış yaptıysa, ya o da yeterli değilse; ülkeyi ben öldükten sonra kim yönetecek?` diye kara kara düşünmeye başlamıştı.

Son oğlu onu sarayın bahçesine çıkarttı ve kral burada yüzlerce çiçek, yüzlerce güzel kokulu bitkiyle karşılaştı. Oğlu hemen söze başlayıp babasına şunları söyledi:

`Bunlar bana verdiğiniz tohumlar babacığım.` dedi.`Dökecekleri yeni tohumları hemen size vereceğim.` şeklinde ekledi. Kral emindi, yerine kimin geçeceğini belirlemiş oldu.

Yazarın Diğer Yazıları