
2 Nisan ve bitmeyen hüznün diyarı Van
Ümran Öztürk
Bu gün talan edilen, yakılıp yıkılan göz yaşıyla yoğrulan toprakların şehri ,120 çocuğun öyküsünün geçtiği ,bitmeyen hüznün diyarı Van'ın düşman işgalinden kurtuluşunun 102. yıl dönümü ve 2 Nisan Dünya Vanlılar Günüdür .
Van’da 2 Nisan 1918 yeniden canlanmanın, yeniden doğuşun, dirilişin günü olmuştur.
2 Nisan 30 bin insanın katledildiği, şehrin yakılıp yıkılarak halkın zorunlu göçlere mecbur bırakıldığı bu göçlerde ve öncesinde ölümlerin, kayıpların yaşandığı vahşetin ve acı dolu günlerin bittiği gündür.
2 Nisan acılarla,gözyaşlarıyla yoğrulmuş bu topraklara hüzünlü kadim Van şehrine güneşin doğduğu gündür.
2 Nisan onurluca yaşama kavuşmak için verilen dayanışmanın haklı sonucu, memleketine dört elle sarılmanın , umut etmenin günüdür
2 Nisan bir şehrin yeniden yapılanışı, ayağa kalkışı, can buluşudur.
2 Nisan bağımsızlık için, özgür bir şekilde yaşamak için, omuz omuza mücadelenin sonucudur.
2 Nisan tarihin bize yüklediği sorumlulukları anmak yerine; anlama, gelecek kuşaklara anlatma, kavratma günüdür.
2 Nisan kin, nefret, intikam alma günü değil ; barışın, özgürlüğün ,biz olma bilincini pekiştirme günüdür.
2 Nisan Özgürlük ve bağımsızlığın gelecek kuşaklara doğru bir şekilde anlatılmasının günüdür.
2 Nisan bir asırlık hüzündür. Van tıpkı şiirde olduğu gibi bitmeyen hüznün diyarıdır.
BİTMEYEN HÜZNÜN DİYARIYIM
Binlerce yıllık uzun bir yolculuktan çıkıp geldim
Surların içinde o gün Tuşba’da filizlendim
Sarduri istedi hırçın bir kalede yükseldim
Kızıl minarede motif Hüsrevpaşa’da kubbeyim
Gece kadar heybetli, ateş kadar sabırsız bir fırtına gibiyim
Alevlerin yalazından inlerim, seslenirim
Kavurucu sıcaklardan, dondurucu kışlardan
kimliğini kaybetmiş yitik bir kentten
Zeve ağıtlarından geldim.
Mollakasım köyünde “Vay Vay” tarlasında kurşuna dizildim
Kıtlığın ve açlığın şiddetinden geçtim.
Rüzgar yumuşak şuhluğuyla okşarken güllerini
mazisinin bahçesinde gizlenir dikenleri.
Ne kadar uzağına giderse gitsin
kaynağını unutmaz der bir halk deyişi
Şimdi Urartu’da da görürsün bu deyişin izini.
Bitmeyen topraklarda hüznün diyarıyım
Süphan’ın eteklerinde Nairi Deniziyim
Ayanis kalesinde tunç bir balık figürü
Bend-i Mahi çayıyım taşarım dökülürüm
Van beylerinin şatosu Hoşap Kalesiyim
Erciş’te Emrah ile Selvihan’ın aşkı
Gevaş’da Halime Hatunum
Bir tipiyım renksizdir dilim uzak diyarlara düşerim
Doğunun en ücra köşesinde bir bıçak ucu gibi parlak,
Ayın şavkı gibi berrak ve bir şehrin içinden akan
Gizli ve sınırsız, umut dolu sahipsiz mavi bir atlasım
Şimdi o cam kırığı mavinin yanı başındayım
Çoğu zaman dingin, saydamsı bazen mutedil dalgalıyım
Hem toyum, hem matemim hem de güneş kentiyim
Dilden dile dolaşan bir sevdanın öyküsü
Akdamar’da tamar’ın , genç çobanın bir hazin hikayesiyim
Erek dağında karım,şamranaltında bahçede barım
Kehrizın yatağında ab-u hayatım
Edremit’te aslik elma Gürpınar’da halayım
Bu yüzden ılımlı ve duygulu bir sıcaklık var yüzümde
Zernabat suyu gibi ölümsüzdür sevdam
Mamedik geçidinde tipiyim fırtınayım
120 kahraman çocuğun destanıyım
Mayısta hüzün, Nisanda sevincim ben
Gümüş bir savat gerdanlığım bu şehrin boynunda duran
El yazması eşsiz bir kitap gibiyim tarihini okuyan
Van’ın kurtuluşunun 102. yıl dönümü kutlu olsun .