Ümran Öztürk

Aşk Şiirin Gizli Öznesidir

Ümran Öztürk

Hayatı ve görünürlüğü mümkün kılan ışıktır; şiiri nitelikli kılan ise aşktır.

John Berger der ki: "Işık hangi nesneyi aydınlatırsa, milyon yıllık bir dağ ya da sonsuz bir deniz bile olsa, ona hiç değmemiş gibi bir ilklik kazandırır." Tıpkı aşkın şiire kazandırdığı ruh gibi…

Şiir, her şey arasında görünmez köprüler kurarak, dilin yaşantıya ilgi duymasını sağlar. Bu köprüler, şairin iç dünyasında filizlenen duyguların, kelimelere dönüşme çabasıdır. Şiir, hayatın getirdiği ve götürdüğünü bir kâğıda işleyen ince bir nakıştır. Sözcüklerle dış dünyayı algılamak, az kelimeyle derin anlamlar yüklemek, ses ve ritmi bir melodinin notaları gibi dizmek… Şiir budur.

Şiiri ilk birkaç saniyede sever ya da uzak dururuz. Bunun en büyük sebebi ritmidir. Ritim bozulduğunda şiirden koparız. Çünkü şiir, ruhun nabzına eşlik eden bir melodidir. Kalbin ritmine uyan bir ahenk yakalayamazsa, ne sözcüklerin büyüsü ne de duyguların yoğunluğu okuyanda yankı bulur.

Şiir, ruhumuzun aynasıdır. Yaşamın tüm değerlerini, içsel bir yolculukta sözcüklere dökmektir. Bir yürek yangınının söndürülme biçimidir. Özlem, ayrılık, vuslat… Gençliğimiz, hayal kırıklıklarımız, coşkularımız, sevdalarımız… Bütün bunlar, şiirin damarlarında dolaşan kandır.

Şair, tıpkı bir ressam gibidir. Duygularının rengini, yaşadıklarını ve yaşamak istediklerini kelimelere döker. Onun fırçası kalemi, boyası ise hisleridir. Ve böylece kelimeler, kağıt üzerinde bir tabloya dönüşür. Güç, şiirdedir. İçimizde kopan fırtınalar, şiirin vaktinin geldiğini fısıldar. Şiir işitseldir; aşkın isyanını haykırır.

Aşk ve şiir birbirine içkindir. Aşk şiirin temel ilham kaynağıdır özüdür. Şiir aşkın sonucudur ve bazen aşkın devrik halidir. Şiir, olmayan bir ilişkinin iz düşümü, kalpte kalan yarım hikâyenin dile gelişidir. Gönül teline dokunmak, derin hislerin yankısı olmaktır. İncelikle işlenmiş duyguların, ruhun en kuytularından kelimelere sızmasıdır.

Aşk, şiire ruh üfler. Şiirin rotasını çizer. Şiir aşka yaslandıkça güçlenir, aşk olmadan şiir eksik kalır. Çünkü aşk, her zaman şiirin gizli öznesidir. Şiir, aşkın somut hali; aşk ise şiirin soyut suretidir. Birbirlerini tamamlar, birbirlerinde anlam bulurlar. Bazen şiir aşk olur, bazen aşk şiire dönüşerek ruhumuzu sarar.

Aşk, toplumsal kurallara sığmaz. Kimine göre gözü kördür, kimine göre ise suskun ama derinden yaşanır. Ama ne olursa olsun, şiirle aşkın yolları hep kesişir. Çünkü aşk, kelimelerle buluştuğunda şiir olur; şiir, aşkın dile gelmiş halidir…

Yazarın Diğer Yazıları