
Bir Çiçek, Gövdesine En Çok Rüzgârın Dokunduğu Yerden Büyür.
Ümran Öztürk
Bir çiçek, gövdesine en çok rüzgarın dokunduğu yerden büyür. Bu söz, toprağa kök salmış her varlığın, en büyük gücünü zorluklardan aldığını anlatan sessiz bir gerçektir. Toprağın derinliklerinden yükselen her filiz, önündeki engelleri, köklerini savurarak aşar. Her rüzgar, o çiçeğin yönünü değiştirebilir, ama hiçbiri onu kırmaz. Tam tersine, her esinti, onu daha da güçlü kılar.
Düşün bir an, bir çiçeği. Gövdesine rüzgarın dokunduğu her nokta, ona bir hikâye bırakır; her esinti, her fırtına, o çiçeğin büyümesinin gizli öğeleri olur. Sanki her esinti, ona bir yol haritası çizer, yönünü gösterir. Çiçek, rüzgarın etkisiyle eğilir, bazen bükülür, ama hiçbir zaman yere düşmez. Çünkü rüzgar, ona ne kadar sert dokunsa da, çiçek her defasında daha da güçlenerek yükselir.
İçindeki minik tohum, kendini en çok zorlandığı anlarda bulur. Toprağa saplanan kökleri, tüm karanlıkları, tüm soğukları, tüm fırtınaları bilerek çıkar. Ve rüzgar, her seferinde yeni bir dersi öğretir ona. Kökleri ne kadar derinleşirse, gövdesi de o kadar kuvvetlenir. Her rüzgarın, her fırtınanın, her şiddetli esintinin onu büyüttüğünü, her darbeyle daha da uzadığını, daha da parlaklaştığını fark eder.
Bir çiçek, gövdesine en çok rüzgarın dokunduğu yerden büyür, çünkü her darbede bir güç, her yıkılmada bir yükseliş vardır. Bir zamanlar küçücük bir tohum olan bu varlık, artık rüzgarla dans ederken, her hareketiyle daha fazla özgürleşir. Toprağın verdiği her besin, rüzgarın kattığı her zorlukla birleşir ve çiçek, her geçen gün biraz daha büyür.
İşte hayat da böyledir. İnsan da, rüzgarın yön verdiği, ama hiçbir zaman yerle bir olmayan bir çiçek gibi büyür. Zorluklar, hüzünler, kayıplar, bunlar hayatın rüzgarlarıdır. Ne kadar sert eserse essinler, her biri içimizde bir yerleri güçlendirir. Bize ne kadar zor gelse de, rüzgarın dokunuşları aslında büyümemizin en güzel sebeplerindendir. Çünkü en çok zorlandığımız yerden, en çok rüzgarı hisseden yerden, biz de büyürüz.
Ve çiçek, rüzgarın dokunduğu o hassas noktada gülümsediğinde, her zorluğun ve her fırtınanın ona bir anlam kattığını anlar. Yavaşça, ama kararlı bir şekilde, kendi yolunu çizer.