Ümran Öztürk

İçinizdeki o çocuğa sarılın

Ümran Öztürk

Hayatın hızıyla büyüdünüz, farkına bile varmadan. Bir sabah uyandınız ve çocukluğunuz geride kalmış, gözlerinizdeki ışıltı yerini derin bir yorgunluğa bırakmıştı. Çocuk olmanın o masum mutluluğu, yerini hesaplanmış adımlara ve ağır sorumluluklara bıraktı.

Büyümek sandığınız gibi değildi, değil mi? O heyecanla beklediğiniz yetişkinlik, hayallerinizdeki gibi özgürlükle dolu bir dünya değilmiş. Masumiyetinizle vedalaştığınız o an, belki de büyümenin ne kadar zor olduğunu anlamaya başladınız. Oysa kimse size söylemedi; büyümek, sadece yaş almak değil, kalbinizde bir parça çocukluğu saklı tutmakmış.

Şimdi, iç dünyanızda kaybolmuş bir çocuk var. Zamanın getirdiği yüklerin altında ezilen, ama yine de içinde bir parça neşe taşıyan bir çocuk. O çocuğu unutmak, yetişkinliğin ağır sorumluluklarına kapılmak belki de sizi bugün olduğunuz kişi yaptı. Ama unutmamanız gereken bir şey var: O çocuk hala orada, hala sizi bekliyor.

Hayatın zorluklarına karşı direnirken, içimizdeki çocuğu dinlemeyi unuttuk belki. Ama o çocuk, bize kaybettiğimiz o saf mutluluğu hatırlatıyor. Biraz durun, nefes alın ve içinizdeki çocuğa kulak verin. Belki de vakit dolmadan büyümenin, içimizdeki çocukla barışmak olduğunu fark edeceksiniz.

Ona sarılın, onunla yeniden gülümseyin. Hayatın bütün zorluklarına rağmen, içimizde bir parça çocukluğu saklı tutmanın ne kadar değerli olduğunu anlayın. Çünkü o çocuk, bize yaşamanın ne demek olduğunu, hayata nasıl tutunmamız gerektiğini öğretiyor.

Vaktinden önce büyüdünüz, ama hala içimizde bir yerlerde, çocuk kalabilen bir yanımız var. Büyümek, sadece yaş almak değil; büyümek, içimizdeki çocuğu yaşatmak, onunla hayatın güzelliklerini yeniden keşfetmek demek. O çocuğa sahip çıkın, çünkü o, sizin en saf ve en değerli yanınız.

Yazarın Diğer Yazıları