Yağmur, Gökyüzünün Yeryüzüne Gönderdiği En Şiirsel Davetiyedir
Ümran Öztürk
Yağmur usulca düşmeye başlar, ince ince serpilir yeryüzüne. Her damlası sanki gökyüzünden dökülen birer inci tanesi gibi parlar, havada asılı kalır bir an. Toprak özlemle bekler bu dokunuşu, açılır ona sessizce. İlk damlayla beraber topraktan yükselen o eşsiz koku, yılların, mevsimlerin, özlemlerin kokusu gibi gelir. Burnumuza dolar, ruhumuzu sarar.
Gökyüzü gri bir örtüye bürünürken, doğa derin bir nefes alır. Yağmurun tınısı, yapraklarda bir melodi yaratır, rüzgarın fısıltısıyla birleşir. Ağaçlar, dallarını usulca eğip minnetle karşılar her damlayı, çiçekler başlarını kaldırıp selamlar yağmuru; çünkü bilirler, bu yağmur yaşamın, umudun müjdecisidir.
Sonra birden yağmurun sesi değişir, hızlanır, bir şarkıya dönüşür; toprağa dokundukça artar, çoğalır. Sanki doğanın bir dansı başlar, her şey bir ritimde buluşur. Yağmur, kirli sokakları, tozlanmış yaprakları temizlerken, ruhumuzu da yıkar sanki. Pencereden bakarken kalbimizin derinliklerinde bir ferahlık, bir temizlik hissederiz.
Yağmur diner usulca, bulutlar dağılır. Gökyüzü yavaşça açılır, güneş utangaçça göz kırpar. Ve işte o an, dünya yeniden doğar. Renkler daha canlı, daha parlak olur; çiçekler, yapraklar yağmurun izleriyle daha diri, daha canlı görünür. Doğa, bir ressamın fırçasından çıkmışçasına tazelenir, canlanır.
Şairlerin, ozanların ilhamı yağmurda saklıdır. Onlar, her damlada bir şiir, her rüzgarla savrulan yaprakta bir mısra bulurlar.
“Yağmur daha bir anlamlı gelir, yüreği dünden ıslak kalanlara.” Derken Sadi Şirazi,
Ahmet Telli; “İnsana en çok şiir yakışıyor. Sonra yeryüzüne yağmur. Gökyüzüne mavi.”
Ve Ümran Öztürk der ki; "Yağmur, gökyüzünün yeryüzüne gönderdiği en şiirsel davetiyedir."
Yağmurun şefkatle toprağa dokunduğu an, dizeleri de kalplerimize dokunur. Yağmur sonrası, doğanın yenilendiği, renklerin daha canlı olduğu o an, şairlerin ruhuna da umut eker, ilhamla doldurur. Her şeyin yenilendiği, tazelendiği o büyülü an, hayatın kendisini yeniden keşfettiğimiz bir an olur.