Biz Van'ı severiz candan içeri
Uzm. Ecz. Afşar Çelik
Sevgisizilik ilkelliktir.
İnsan varlığını en önce sevgiyle temellendirir. Bundan dolayıdır ki sevgiyi, sevgiyle bir araya gelmiş ebeveynimizden öğreniriz.
Temelinde sevgi olmayan beraberlikler hiçtirler, insani de değillerdir.
Hayatta pek çok hayal kırıklığı yaşarız. Aslında hayal kırıklığı, hayatın bize bir şeyler borçlu olduğu yanılgımızdan doğar.
İnsan olmak, insani bir hayatın kendiliğinden bize geleceği veya sunulacağı anlamına gelmez.
Van üzerine düşündüğümde iki tip insan görüyorum. Bunlardan birincisi Van'ı büyük Türk Ulusu'nun büyük ve aydınlık yurtlarından bir yurt olarak görüp de onu bütün tarihiyle anlam ve değer dünyasıyla aklında ve yüreğinde yaşatanlar
İkinciler ise bir yerde doğmanın orayı sahiplenmeğe yettiğini düşünüp de üretici olmaksızın oradaki her türlü değerde alacaklı olduğunu sananlar ki bunlar genellikle Van'da "Nerelisin?" diye sorarak sizi "yabancı", "el", "zoraki misafir" yerine koyanlardır.
Bir yerde doğmak, bir yerde bir müddet yaşamak elbette orayı sahiplenmenin başlangıcıdır. Fakat hakikat bize bunun aslında o kadar da yeterli olmadığını gösteriyor. Çünkü insanlar yaşadıkları alanları hayvan sürüleri gibi sahiplenmez. Evlerimizi, etraflarına işeyerek işaretlemediğimiz gibi şehrimizi sürülerimizin kalabalığına göre sahiplenmez ve korumayız.
Konu Van olunca burada "söz sahibi" olmak, artık etnik bir takım kabile gerilimlerinin, basit hemşericiliğinin vs çok ötesine geçmiştir.
Van'ı sahiplenmek, Van Denizi'nin kuzey ve güney uçlarındaki o devasa Selçuklu kabirleriyle/ bengütaşlarıyla mühürlenmiş koca ulusun çocukları olarak bütün tarihiyle, bütün acılarıyla, türküleriyle değişen sokaklarıyla, eskimiş anılarıyla şehri sahiplenip de bu şehirde kendi anılarını oluşturan bizlerin hakkıdır.
Ve bu şehir, içinde doğmakla beraber gidince unutanların değil, içinde doğmadıkları halde gidince özleyenlerin , dönünce gönülleri ışıyanların şehridir.
Van, "ilk hedef" olarak Akdeniz'e son defa yürüyen büyük Türk Ordu'larının dayanak noktasıdır. O bir gülüştür ki hayatlarını bu şehirde güzelleştirmekle uğraşanların elinde, dilinde ve dudağındadır.
Van, dayımın deyimiyle "efsunlu bir şehirdir". Peki neden efsunludur?
Van, çıkar gruplarından, siyasi nefretlerden, etnik kinlerden medet umanların elde edemeyecekleri kadar sevgi dolu bir şehirdir de ondan…
İçinde Uzun Sokak'a, Çalık Sokağı'na, İskele'ye, taziyelerdeki çaylara, sımsıcak selâmlara, Gevaş'a ve Ahlat'a, yüz yirmi Türk çocuğunun cesaretine en ufak bir sevgi taşımayanların bu şehirde hiçbir hakkı yoktur.
Bizler savanların, ağaç gölgelerinde yerleşip de avla geçinen aslan ve sırtlan sürüleri değiliz. Biz yaşadığımız toprağı ellerimizle ve türkülerimizle bereketlendirip anlamlandıran Türkleriz!
Bizler topraktan kale, inciden kefal, yıkımdan şehir, kabirden tapu yapanTürk'leriz!
Ve bizler Van'ı incirli Adana, zeytinli Aydın, iğdeli Kayseri, çaylı Rize gibi seven Türk oğlu Türkleriz.
Ki bu anlam dünyasıyla Van'ı şehir eder ve benimseriz! O yüzden, biz bu şehirde doğup da şehrin anlamını inkâr eden, şehirden alamayınca nefret edenlerden daha "yerliyiz".
Çok yaşa sen Van şehri!