Merhaba
Yalçın Ünver
Merhaba güzel Van
Merhaba Van'ın güzel insanları..
Dileğim, merhabalarımızla birbirimize tatlı bir soluk oluruz da; anılarımızı beraber yazarız ve de sosyal konuların eteğinde de şöyle dolanırız hep birlikte.
Sağolsun İkram Kali beyefendinin köşe yazmam hususunda yüreklendirici davetlerine, iltifatlarına icabet etmeyi; Van'a bitmeyen sevgimin bir nişanesi olarak severek kabul ettim ve bu gün Van'ın en köklü ticari markası, sesi, gözü kulağı Vanlıların ve Van dostlarının buluşma adresi 81 yılık gazetesi Vansesi'nde ilk defa sizlerleyim. Bundan böyle bu köşede birlikte olacağız.
Tekrar merhaba efendim.
Bir kuşak tabiri vardır ülkemizde.
Yani bizim kuşak, 68 kuşağının 4-5 yıl sonrası olarak kabul görebilir.
Hadi buna 71 muhtıra kuşağı diyebiliriz. Veya 74 kuşağı.
Neyse ben anılarıma döneyim.
Beklemekte olduğumuz ve Ankara'dan 23. temmuzda kalkacak olan (nostalji kokan) Vangölü ekspresinden yıllar öncesi yani 59 yıl önce Bilecik ten kalkan bir trenle Muş'a varmıştık. Oradan da otobüsle Van'a.
Muş ta 'haydi Vana Vana Vana ' diyen otobüs çığırtkanlarının sesleri hâlâ dün gibi kulağımdadır.
Yolculuğumuzun sonunda içinde yüzüp kaybolacağım bir ummanla karşılaşacağımı nereden bilebilirdim.?
Van gölü ilk gördüğüm " deniz " di benim için.
O yaşımda yani altı yaşımda ilk defa böylesi devasa bir su kütlesi görüyordum.
Müthiş bir duygulanım içindeydim; hele ki rengi.
Hiç bir göl veya deniz böylesi güzel değildi, yani ben o renge vurulmuştum bir kere. Vurgun yemişliğim o günlere uzanır.
Yani Van"a vurgunluğum.
Van'ın bence en romantik çağı olan 1960-1975 yıllarını doyasıya yaşayan bir memur ailesinin Karayollarında oturan en küçük ferdi olarak yazıyorum.
Mahallemiz Selimbey'di.
İpekyolu, Akköprü , Suvaroğlui Yoğurtçuoğlu, Tepebaşı ve Akköprü deresi civarı.
Ve İskele caddesinin ortalarında kalırdı yaşam alanımız..
Karayolları göbeği de denirdi o zamanlar.
Evet, aslında Van'a ilk merhabam altı yaşında olmuştu .
Alfabeyi, yani okumayı Sıhke caddesinde ki İnönü ilk onunda sökmüştüm.
Okul önünden geçen omuzunda askıda iki kova taşıyan Gero ve köşe başında bekleyen (kara sevdalı) Dımso anılarımızın olmazsa olmazlarıydı o yıllar.
Bizler o yaşta onları ve onlar gibi çok güzel insanları sevmiştik çocuksu kalbimizle ve kirlenmemiş dünyamızla.
Şoratan Salih amcayı da unutamam ; karpuzun en güzelini en kırmızısını kesmeden ondan alırdık .Zira o sattığı karpuzun içinde yaşıyordu adeta..
Van sevdamı içime gömüp, bugün içinizi ısıtacak bir şiirimle merhaba diyorum İzmir'den.
Kavak ağaçları (V)an yazdığında.
Biz, bizler
Kavakların
Gökyüzüne çizdiği
( V) harfi zamanının
O en şen bin akınlı
Duygularını taşıyan,
Gerçek Van sevdasını da
İçimize gömüp
Gurbeti yaşayanlarız.
Beşyol dan İskeleye
İskeleden Beşyola
Kavak ağaçlarının
O en uç tepesinden
Yola doğru baktığımızda
Koskoca bir (V) harfi
İçimizdeki özlemlerin
Aşkların
(V)agonu olurdu.
Şimdi ne o yolun ruhu,
Ne o ağaçların hışırtısı,
Ne o ağaçların gölgesi,
Ne de o yolun sevdalısı kaldı.
Eski zamanların
İçimizdeki yorgun hasreti
Sevdamız esareti oldu.
Sevdamızın göz yaşı oldu.