Yaşar Adıyaman

Geçmişin izi

Yaşar Adıyaman

Geçmişin izi, Zamanın geride kalan kısmı, anı içinde arka planda kalan, istesende  geri getiremeyeceğin bir yaşam dilimi denilebilir.

Ben böyle düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz sorusuna ise zihniniz size ne söylemek istiyorsa onu düşünün.

Geçmiş zaman içinde acı, özlem, aşk, korku endişe, mutluluk duyduğunuz bir zaman diliminde dinlediğiniz bir şarkı, yediğiniz bir yemek, o an içinde beş duyu organınızla yaşadığınız her ne varsa yıllar sonra o duyu ile aldığınız tat, hissettiğiniz, duyduğunuz o müzik tınısı sizi o ana götürüyorsa işte bu geçmişin bıraktığı iz ve izlenimlerdir.

O anı size yeniden yaşatır. Ben bunu defalarca yaşadım, yaşıyorum.

Sizde de böyle mi acaba?

Yaşam ikiye ayrılır geçmiş ve gelecek bu iki kavram dışında bir zaman kavramı yoktur.

Ama şöyle izahı mümkün olan bir olay izi var. Yaşadığımız her ne varsa yıllar sonra tekrar karşımıza çıkabiliyor. Bu izlenimler içinde derin izler taşıyan geçmişin izleri var.

Şimdi bunu biraz açalım. Korkuya neden olan ne varsa içinizde üstüne gitmediğiniz sürece bu karşınıza çıkabilir. Korkuyu yenmek istiyorsan korkusuzca korkuyu beklemek gerekir. Kaçmayacaksın kaçtıkça o gelir seni bulur. Bu diğer tim eylemsi olgular içinde geçerlidir. Ben sadece korkudan örnek vermek istedim.

Ben şahsım adına yaşadığım ne korku varsa başıma geldi. Bu da beni korkusuz biri yaptı diyebilirim. Masiva için geçerli olan bir durum tabii ki. Ben inancım gereği korkuyu inancım içinde bulmuyorum. Ama sorgulayıcı bir tavırla elbette endişe duyuyorum. Bence bir korku yaşayacaksınız bu korku Allah korkusu ve vicdan korkusu olmalıdır. Diye diye düşünüyorum.

Şimdi gelelim bu haftanın ironi kısmına, maddi menfaatleri ya da hiçbir düşüncesi olmadan korku ve endişe içinde kullardan korkan korkaksı insanlar içinde saksı nasıl çalışır konumunu irdelememiz lazım...

Mesela hiçbir fikri olmadığı halde, herşeyi biliyormuş havası içinde kendini bir tarafa yaftalamak veyahut yağdanlık gibi durmak olayı var bir kısım gibi gibi, bazı kısım insanlarda. Bu şekilde olan insanlar mutlaka beş on, onbeş altmışbeş kişi mutlaka vardır etrafınızda.

 Bunlar hep korku içinde korkuyu beklerler. Korkuyu yenmek gibi bir söz ve davranış içinde değillerdir. Onlar hep beklerler. Makarna salatası yemezler. Sadece makarna yerler Çünkü başka fikirleri yoktur. Bundan eminim çünkü benim etrafımda verdiğim oranlarda insanlar var.

Onlar silinmiş hafıza hesapları var. Lider, mürid, ferit, hurşit kişileri kendilerine rol model seçerler. Onlar ne derse onu yaparlar. Düşünceleri para etmez diye düşünürler hep bu bahse konu verdiğim kişilerin görüş ve düşüncelerini düstur ederler. Doğru mu, yanlış mı? Hiç önemli değildir. Bu münferit insanların  fikirleri onlar için çok önemlidir.

Bin yıl önce telefon kullanmak günahtı. Bu günde günah. Bir milyon yıl önce tavuk altın yumurtlarken şimdi sadece yumurta veriyor desem elbette inanacak insan var. Kana kırmızı rengini vişne suyu olduğunu söyleyenlerde var. Eritrositler, dokulara oksijen ve karbondioksit taşıyan, kana kırmızı rengini veren hemoglobin pigmentini içeren kanda en fazla bulunan kırmızı kan hücreleri olduğunu söyleyen bir kısım azınlığın olduğu söyleyenlerde var. Ama demokrasiyi çoğunlukta arıyoruz.

Birazda yaşantıdan örnek verelim

Balık yanında yoğurt yenmez

Bilinenin aksine balık tazeyse yoğurtla birlikte yenilmesinde sakınca yok. Zehirlenmenin sebebi yoğurt değil, balığın içinde bulunan 'histamin' proteini. Bu madde yoğurtta da olduğundan, birlikte yenildiğinde vücuttaki 'histamin' miktarı artabiliyor ve alerjik durumu olan kişilerde kızarıklığa ya da kaşıntıya neden olabiliyor. Balığınızın tazeliğine güveniyorsanız, yoğurtla birlikte tüketmenizin hiçbir sakıncası yok.

Ama biz yıllardan süre gelen bir gelenek ile balık yanında yoğurt ve ayran tüketmeyiz. Van balığı hariç onu da belirtmek istedim.

Bir iki örnek daha verelim Kelebeklerin ömrü bir gündür algısı ya da palavrası ona da bir açıklama getirelim.

Bazı ergin kelebeklerin ömrü bir iki aya kadar varabilir. Ömürlerinde birkaç mevsim yaşayabilenler, kış uykusuna yatabilir veya daha sıcak bölgelere göç edebilir.

Sizi sıkmak istemiyorum bir örnek daha vereyim. Japon balığı en az üç aylık bir hafızaya sahiptir. Bu durum bazı insanlardan daha yüksek olduğu İsviçreli bilim insanları tarafından yakay laboratuvar ortamında insan eli değmeden hiçbir düşünceye sahip olmadan ispatlanmış olduğunu İspanya televizyonlarında yayınlanan ilanların medyasından medyumlardan öğrendik.

Bence bu kadar saçmalık yeter dediğinizi duyar gibiyim. Bende sizinle aynı fikirdeyim.

Ha bir şey daha söyleyeyim kedilerin b..ku kahvesi çok meşhur olduğu için kedilerde sıçtıklarını saklarlar. Keşke insanlarda bunu yapsa birbirlerinin kusurlarını örtseler. Dedikodudan uzak olsalar değil mi? Hadi şimdi bir kahve içelim ne de olsa kırk yıl hatırı vardır.

Bu hatır geçmişi izleri ile bize geldiğini biliyorsunuz değil mi? Vesselam

 

Yazarın Diğer Yazıları