İnsan odaklı düşünce yetisi
Yaşar Adıyaman
İnsan kendinden olanı pek hazetmez diye bir tabir vardır. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış onu sizin vicdanınıza bırakıyorum. Lakin meslekler veya ünvanlar insanın geçimini sağlayan işlerdir. Ya da kariyer basamakları için gerekliliklerdir. Mesela işçi biri halk için çok güzel işler yapabilir. Ama siz onu işçi olarak yadirgarsanız. Onun fikirlerini değil onun insanın kurtuluşuna vesile olacak reçetesini yok etmiş olursunuz. Yani unvanlar ve meslekler insanın kişiliği ile bir ilişkisi yoktur. Daha yazacağım çok şey var ama yazacak kudreti anlayacak dar çercevede anlatırsam daha faydalı olur diye düşünüyorum. Bu girizgah kısmı malum benim sizler için yapmış olduğum bir serzenişte olabilir. Sizden olanı hazmedemeyen bir toplum için ahlak, ekonomik dengeler, sosyal dengeler, vicdan ve inanç sistemi ya zayıflamış ya da ölmüş demektir.
Bu minvalde geçmişe olan özlem giderek artmaktadır.
Birilerinin aptalca hareketleri topluma mal edilemez. Bir ölçüsü ve tartısı olmalıdır. Eskiden Multi kavramlar ile mahalle sakinleri olarak birbirimize sahip çıkarken şimdi ortak ticari ahlaki değerler le bile uymayan saçma sapan güruh ve guruhlar çoğaldı. Biz birbirimize değil artık kimseye güvenmeyecek noktaya geldik. Çocuğumuzu tek başına sokağa çıkaramayan bir toplum olduk. Bu ekseriyet yetmezmiş gibi birde dışardan aldığımız sağlıksız bir göçün esiri ve tesiri altında kaldık.
Tüm bu malumu ilanların sonucu, ekonomik bir çöküntü, ahlaki bir çöküntü ve bunun yanında
Uyuşturucu ve kötü izlenimler bırakan ahlaki ve vicdani sorumluluklarda zayıflamış toplumsal bir mevcudiyetin bireyleri olduk.
Bazen elinizde gelen herşeyi yaparsınız. Ama insanların ötekileştirilmiş ya da bireysel menfaatleri doğrultusunda akla zarar vicdana ziyan haller içine girebilir. Siz kendinize kurtarıcı olarak hizmet edecek kişileri ötekileştirirseniz geleceğiniz nokta yok olmaya doğru mecburi bir istikamet açmış olursunuz.
Örnek mi anlatmaya gerek var mı?
Hali pür melalimiz gözler önünde var olan değerler gitti. Var olan imkanlar bitti. Ve giderek daha kötüye gidiyor. Bizleri ekmeğe muhtaç edecek oluşumlar ile karşı karşıyayız. Balık tutacak oltalar istiyoruz diyecek ve bu düşünceyi anlatacak kaç kişiyiz acaba. Bilemiyorum artık, düşüncesiz bir toplum çokta ahlaki değerleri önemseyen bir toplum olduğunu düşünmüyorum. Bizim düşünce yetisini ve kararları istişare ile değerlendirecek dünyada bulunan normlara ve inançlara ayak uydurabilecek bir sistemi yeniden hayatta geçirmeliyiz. İslam ahlakı bunu bize emrediyor. Düşünce ufku bunu bize dayatıyor. Bunu da yerinde ve gereklilik görülen durumlarda yapmamız gerekiyor.
Ayrıca biz bizden olmayanlara daha çok değer veriyoruz. Bunu en iyi ben bilirim. Beni mesleğim ve işim gereği ötekileştiren bir toplumun bireyi olarak sizleri iyi biliyorum. Diğer taraftan da sizden olduğum için yine kabul görmeyen bir taraftayım. Yani araftayım. Unutmayın insanların duygu düşüncesi ve size katacak değeri göz önüne alındığında sizi kurtaracak kişi yine siz veya sizden biri olacaktır.
Neyse kavramlar, değerler, fikirler, eğitim, sosyal ve siyasal dengeler için umarım geleceğinize sahip çıkarsınız. Olsun biz yine unutulmuş uygarlıkların bilgisi ile yarınlardan ders çıkarırız.
Malum biz bizden olmayanı sevmeyiz. Amenna kabul ettik ve gidiyoruz. Bu bir terk değil ama bu birgün bizi anlayıp farkettiğinizde bize ulaşmanız artık mümkün olmayabilir. Ama yine geliriz. Doğduğumuz yere gömüleceğiz elbet...
Biz bizden olmayan ne varsa hazmedemeyen bir toplumuz.
Çoğu zaman bakış açısı böyledir insanlarda.
İstediğiniz kadar yetenekli olun, bazı insanlara samimi davranıp yakınlık gösterirseniz değeriniz düşer!
Ağaca balta vurmuşlar sapı bedenimden demiş atasözünde olduğu gibi; "Bazen bizim yakın gördüklerimiz veya yetiştirdiğimiz, emek verdiğimiz insanlardan kötülük görürüz. Halbuki onlardan bu kötülüğü beklemeyiz. İyiliklerimizin karşılığını kötü alırsak bu da insana ağır gelir". Bir kimseye en büyük kötülük, yapılan iyiliğin değerini bilmeyen yakınlarından gelmektedir. Aynı zamanda kendi yetiştirdiği, emek verdiği insanlardan gelir.
Yani demem o ki; Evin avlusunun otu acıdır.
Yakınlaştığınız herkese acı gelirsiniz.
Ez cümle mesafe iyidir, diyenlerden değilim ama ez cümle doğru bir ifade olduğunu söyleyebilirim.
Unutulmuş uygarlıkların, yaşanmışlıkların ve yarınlara umutla bakabilecek bir anlayışın çerçevesi elbette birbirimizi dinlemek, sahip çıkmak, hoşgörü ile algılamak, yarınları birlikte inşa etmek mecburiyetindeyiz.
İnsan odaklı düşünce yetisi yoksa o da artık beyin lopları zarar görmüş demektir. Yaşasa ne olur yaşamasa ne olur.
Biz olaylara ve olgulara yine hoşgörü ile bakalım. Çünkü insan odaklı düşünmek insan olarak en ulvi görevimizdir.