Antrenör
Yunus Türkoğlu
İskele Caddesi üzerinde bulunan TRT binasının arka tarafından başlayıp Van Kalesi’ne kadar uzayan çayırlıklar üzerinde Van amatör ligde bulunan takımlar haftada üç kez antrenman yaparlardı. Herhangi bir takımda lisans çıkarıp futbolcu olmak bu çimlerin üzerine ter dökmekten geçerdi. Burası bir okul gibiydi! Futbolla ilgili tüm kurallar öğretilir, sahaya çıkmadan önce bilgi, beceri ve spor ahlakı gibi konular burada işlenirdi. Burada yarış, mukavemet, sürat, teknik, centilmenlik ve disiplin ön plandaydı. İlk on bire girebilmek için azim, çaba, akıl ve daha fazla çalışmak gerekliydi…
Burada yapılan antrenmanlar renkli ve neşeli geçerdi. Aynı anda beş-altı takım burada olur, alana yayılırlardı. Hepsi dost, hepsi tanıdık, hepsi iyi çocuklardı! Kimileri koşar, kültürfizik hareketleri yapanlar, kimileride teknik konularda çalışmaları yaparlarken Antrenörlerin sesleri ise çınlar dururdu.
“-Olmadı bir daha!
-Daha hızlı koş, koş bakiyim, arkada nal toplamaya başladın!
-On sekiz yakınlarında kaleyi gördün mü şutunu atacaksın!
-Yılmaz evladım, oyunu çabuk başlatacaksın, hadi hadi…”
Hafta içi burada, hafta sonları Ferit Melen Şehir Stadı’nda olurduk. Maçımız varsa oynardık, yoksa rakip takımların maçlarını izlerdik. Hayal gibi ama o günün şartlarında amatör futbol takımları olarak çim sahada maçlara çıkıyorduk. Ve bu uzun yıllar böyle devam edip gitmişti…
Antrenörlerimiz işi bilen liyakatli kişilerdi. Futbol oynayan gençlere ağabey gibi davranır, iyi bir futbolcu, iyi insan olmaları için çaba sarf ederlerdi. Kulüp idarecileri bilgili, kültürlü, görgülü ve iyi yetişmiş insanlardı. Bu işten herhangi bir menfaat veya çıkar beklemez, amatör ruhla karşılıksız olarak bu görevde bulunurlardı…
İşte bunlardan biri Van İdman Yurdu Kulübü’nden Başkanımız merhum Ahmet Eğilmez ağabeydi. Kulübün her şeyiyle ilgilenirdi. Bu görevde uzun yıllar bulundu, hepimizde emeği var! Tüm imkânsızlıklara rağmen görevini hakkıyla yapardı. Yerine göre başkan, teknik direktör, bizlerle arkadaş, yerine göre malzemeci bile olurdu. Tek başına bir takımı idare eder dururdu…
1977-78 sezonunda PTT Spor Kulübü’nde futbola başladım. Sonra Van İdman Yurdu, derken Sağlık Spor ve devam edip gitti. Yıllar içinde değerli antrenörlerle çalıştık. Bunlardan bir kaçını farklı özellikleriyle sizlere tanıtmaya gayret edeceğim İnşallah…
İlk olarak PTT Spor yıllarımızdan Komando Astsubay hocamızla başlamak istiyorum. Van’da görev yapan ve futbolu iyi bilen hocamız bir sezon bizi çalıştırmıştı. Askeri disiplin içinde bir futbol takımı olmuştuk. Başarı kaçınılmazdı ve öylede olmuştu. O yıl gurubumuzda şampiyon olmuş bir üst kümeye terfi etmiştik. Hocamızın disiplini, Kulüp Başkanımız rahmetli ağabeyim Bakım Merkez Müdürü Esat Türkoğlu’nun gayret ve destekleriyle başarı gelmişti…
Askere gitmeden asker olmuştuk. Komando hareketlerini birer birer öğreniyorduk. Hele bir “Komando Dansı” vardı ki on defa yaptıktan sonra depar atabilene aşk olsun! Bu her babayiğidin karı değildi. Bazen kendimizi askerdeymiş gibi hissederdik. Sezon sonunda komando gibi sağlam ve sağlıklı olmuştuk…
Sağlık Spor deyince işin içinde bir doktorun olmaması düşünülemez. İzmir’den Van’a tayin olan ve profesyonel geçmişe sahip Dr. İbrahim hocamız başımızdaydı. Olaylara profesyonelce yaklaşır, futbolcularına arkadaş gibi davranır, kibar, fakat kimsenin de gözünün yaşına bakmazdı! Görevini en iyi şekilde yapamayan oyuncuya ikinci bir fırsat tanımaz, hemen yedek kulübesine gönderirdi. Bir anda santrfor mevkiinden Cafer’i alır Yunus’u oraya monte ederdi! En ufak bir yaralanma ve sakatlıkta doktorumuz yanı başımızdaydı. Yapılan antrenmanlar bilimsel ve çok daha faydalıydı. Başımızda doktorun olması sağlık açısında güzeldi…
Sonraki yıllarda antrenörümüz Van’ın tanınmış sporcularından veya “Spor Adamı“demek daha uygun olur Rahmetli Ahmet Eriş oldu. Boks, halter sporlarından sonra futbol hakemliği geçmişi de olan hocamızla birlikte bir anda ağırlık çalışmalarına muhatap olmuştuk. Bazen futbolcu mu, halterci mi olduğumuzu fark edemezdik! Uzun koşuların sonunda Van Kalesi’nin zirvesine kadar çıkardık…
İdmanlarımız genellikle ikindi sonrası olurdu. Toplanırdık ve Ahmet hocamız “-Arkadaşlar, ikindi namazını kılmayan varsa hemen kılıp gelsin!” derdi. Bu söz muhteşemdi!
Yorucu bir antrenmandan sonra bütün takım çok yorgun düşmüştü. Bir kaleden diğerine kadar yarış halinde yapılan ”kaz yürüyüşü” bizleri haddinden fazla yormuştu. Çift kale yapıp oyuna başlamıştık. Maçın ortalarına doğru Vangölü tarafındaki kalede köşe atışı vardı. Bir iki arkadaşımız gitmiş fakat topu ceza sahasına kadar ulaştıramamışlardı. ‘Sol ayağıyla müthiş füzeler atan Ebubekir Şahin’de ceza sahasını bulamamıştı! Sonunda takımın en sağlam oyuncusu Şaban Yazçiçek topun başındaydı. Kendinden emin bir şekilde gerildi koşup ortayı çıkardı fakat oda başarılı olamamıştı. Ahmet hocamız dâhil bütün takım bu duruma çok gülmüştük…
Yıllarca Van Gençlik Spor takımından izlediğimiz efsane kaptan Remzi Budak takımın başındaydı. Ve taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor gibiydi. Bizleri tanır, bizde onu tanırdık. Yaptığımız işi en iyi bilenlerdendi. Ne fazla, ne eksik her şey kıvamında olurdu. Tatlı-sert davranışları yerindeydi. Antrenman sonlarında çift kale oyunlarda bizimle beraber futbol oynaması onun babacanlığını gösterirdi ve bizleri mutlu ederdi. Maçı iyi okur yerinde ve zamanında değişikler yaparak sonuca etki etmesini bilirdi. Taktik ve teknik konusunda çok başarılı olduğunu söylemek yerinde olur…
Van futboluna, idareci, antrenör, oyuncu, malzemeci veya seyirci olarak destek veren herkesi kutlarım. Rabbim, ölenlere rahmet eylesin, hayatta olanlara sağlık, sıhhat hayırlı uzun ömürler versin…
Selam ve dua ile…