Yunus Türkoğlu

Dost ve Dostluk

Yunus Türkoğlu

Dost, gönül insanıdır, vefalı, güvenli ve fedakârdır.

Dost, her yerde ve her zeminde huzur, mutluluk, sevinç ve güven telkin edendir.

Dost, kan bağıyla olmasa da gönül bağı ve uyumlu frekanslarla bağlı olduğumuzdur.

Arkadaş ve ahbapla olan münasebetler sathidir, dostla olan ise içten ve samimidir.

Dost; Ayıpları örter, kusurları hoş görür, sırrı ifşa etmez, üzüntüyü paylaşır ve problemleri gidermeye çalışır.

Dostun sözleri hep ”Kelam-ı kibar”dır. Samimiyet, tevazu ve olumlu  davranışlar dostluğu besler, büyütür.

Dost, konuştuğunda doğruyu söyler ve hayrı tavsiye eder! Dostun kıymetini bilelim, hoşumuza gitmese bile doğruyu söylediğinden dolayı onu kaybetmemeye bakalım, çünkü hayat onunla anlam bulur ve güzelleşir.

Ne mutlu bunca hasetçinin olduğu bir zamanda candan dostu olanlara!

Dost anıldığında insanın içi huzurla doluverir, ruha serinlik, zindelik verip cana can katıverir.     

                        

Dost, insanın yüzünde güller açtırır!

Dost, Vangölü mavisi kadar muhteşem, Erek Dağı’nın zirvesindeki karlar kadar pak ve temiz, zeringadek çiçeğinin kokusu kadar güzel, zernebat suyu kadar berrak ,”İpek Yolu” kadar istikamet üzere ve otlu peynir gibi vazgeçilmezdir!

Dost, hayatta sahip olduğumuz en güzel nimetlerden biridir.

Bu hayatta sıkılıp bunaldığı zamanlarda doktor ve depresyon ilaçlarına sığınan insanlara terapi olarak bir dost yeter.

Kardeşim, dostum dediğiniz; “-Çay hazır gel çay içip sohbet edelim “ diye sizi davet eden dostunuz veya”- Semaveri yaktım çayı demledim, limonları kestim, şekerleri hazırladım, ha unutmadan gül şurubunu da hazır ettim, hadi kalk gel birer kıtlama çay içelim” dediğiniz candan dostlarınız varsa aman kıymetini bilin ve ona sahip çıkın. Sakın, sakın ha dilinizle incitmeyin yoksa pişman olursunuz!

Rahmetli Âşık Veysel diyor ki:

”Dost dost diye nicesine sarıldım

 Benim sadık yârim kara topraktır”

Anonim bir türküdeyse:

”Seyyah oldum şu âlemi gezerim,

 Bir dost bulamadım gün akşam oldu”

Pir Sultan Abdal’da şöyle tarif ediyor dostunu:

”Bin cefalar etsen almam üstüme

Gayet şirin geldi dillerin dostum

Senden ayrılalı gülmedim dostum

Sensiz dünya malı neylerim dostum”

Mevlana Celalettin-i Rumi ise:

“Mecnun değilim dost; lakin çağırışsan çöllere gelirim” diyor…

Son günlerde tüm dünyanın da şahit olduğu en güzel dostluk; Türkiye Cumhuriyeti ile Can Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki dostluk ve dayanışmadır!.

Diğer dost ve kardeş ülke olan Pakistan ile tarihe dayanan bir dostluğumuz var ki, muhteşem…

Kurtuluş Savaşı yıllarında Pakistan halkının Türkiye’ye yaptığı yardım hiçbir zaman unutulmayacaktır. Onlar müşkül durumda iken dostluklarını gösterip, anneler kollarındaki bileziklerini, babalar ise parmaklarındaki yüzükleri çıkarıp ülkemize göndermişlerdir. Bu dostluk ve ahde vefa, eşi bulunmaz dostluk örneklerinin zirve noktasıdır!

Manevi dostluk ise, Pakistan’ın milli şairi Muhammed İkbal’in şanlı Türk ordusunun muvaffakiyeti için milyonlara yaptırdığı duadır!

Pakistan ile Türkiye arasındaki dostluk ve kardeşlik böyle fedakârlıklarla başlamıştır. Umuyorum ki Azerbaycan ve Pakistan ile olan dostluk ve kardeşliğimiz kıyamete kadar devam eder…

Dostluklar karşılıksız sevgi, saygı, muhabbet, fedakârlık, sadakat ve sabır ister. Dostluğun esasında “Allah rızası” olmalıdır. Böyle bir dostluk ebediyen devam eder gider.

Hâsılı dost; Yaradan ve onun kutlu Nebi’sidir…

Sağlık ve sıhhatiniz daim olsun, hoşça kalınız.

Yazarın Diğer Yazıları