Yunus Türkoğlu

Sus ve sükûta meftun ol

Yunus Türkoğlu

Hazret-i Osman halife seçildikten sonra ilk hutbesini vermek için minbere çıkıp son basamağa oturdu. Ta ikindi vakti yaklaşıncaya kadar, ağzını kapadı; sustu, sustu, sustu

Halife’nin o ruhaniyet deryası içindeki uzun uzun sükûtu karşısında kimsenin; “Haydi söyle!” demeye yahut mescidden dışarı çıkıp gitmeye mecali yoktu.

Halkın bilgisiz ve görgüsüz olanlarına da bilgili, görgülü olanlarına da bir heybet düşmüştü. Mescidin zarfı da mazrufu da yani içi de dışı da Allah’ın nur tecellileriyle dolmuştu…

Sükût, öyle bir libastır ki; görüntüsü ve renkleri güzeldir. Sükût etmek manayı zenginleştirir. “Susmak, insana heybet bahşeder.” Gönül ehlinin susması da konuşması da ibretlerle doludur. Susmaktaki hakikati anlamayan ahmaktır, cahildir. İnsan, dilinden dolayı sitemkâr sözler işitir, hep dilinden dolayı! Dilini tutabilseydi rahat edecekti. Maksada kavuşmak için kısa ve derin sözler etmelidir. Bazen susmak en tesirli söz olur. Söz zehirli ok gibidir ve gereksizce sarf edilmemelidir ve çok sözünde manayı eksilttiği unutulmamalıdır…

“Sus gönlüm!”

GÖNÜL MECLİSİ

Gönül meclisinde vefalılar olmalı;

İnsanlar, düzlüğe çıkınca sizinle aştıkları yokuşları unutmasınlar. Size olan ihtiyaçları bittiğinde sadakatleri bitmesin. Çünkü bir insana ihtiyacınız bittiği halde değer ve kıymet vermek vefayı göstermektir. Bu da ruhtaki asaletin, karakterin ve aile kültürünün ortaya çıkış biçimidir. Bu kimseye sonradan öğretilemez. Vefa imandan, asaletten gelir ve sonradan edinmek çok zordur…

Sizi yıpratan insanları gönül meclisine almayın, sessiz, sedasız onlardan uzaklaşın…

Gönül meclisine; kusurlarını yalnız sana söyleyen arkadaşları al, seni övenleri, ikiyüzlü ve riyakârları gönder gitsin… 

Kendinizi değersiz bulduğunuz ortamlarda bulunmayın. Sizi değerleştiren yerlerde de olmayın. Yalan konuşan insan değersizdir onu gönül meclisine alma çünkü sizi de değersizleştirir… Konuştuğunda doğruyu söyleyen, korkmayan, gıybet etmeyen, elif gibi dümdüz olanları dost edinmek gerek…

DİL ve KALP

Lokman-aleyhisselam- asırlar evvel yaşamış salih bir kuldu. Peygamber olup olmadığı hakkında açık bir malumat yoktur. Kur’an-ı Kerim’in otuz birinci süresi olan Lokman Süresi’nde kendisine hikmet verildiği zikredilmiştir. Ayrıca oğluna verdiği nasihatler yine bu sürede yer almaktadır. Tıbbın babası kabul edilir. Uzun hayatı müddetince hastalar, Allah’ın izniyle elinden şifa buldu…

Bir gün bir adam Lokman’a;

 “-Şu koyunu bizim için boğazla!” dedi, Lokman koyunu boğazladı. Sonra da;

“-Ondan en güzel iki et parçasını çıkar!” dedi. Lokman, koyunun dilini ve kalbini çıkardı. Bir süre sonra adam bir başka koyun göstererek;

“-Bunu da boğazla!” dedi. Lokman o koyunu da boğazladıktan sonra adam bu sefer;

“-Ondan en pis iki et parçasını çıkar!” dedi. Lokman yine koyunun dilini ve kalbini çıkardı. Adam niye böyle yaptığını sorunca Lokman ona;

“-Bu ikisi temiz olduğu zaman bunlardan daha temizi yoktur. Bu ikisi kirlendiği zaman da bunlardan daha pis olanı yoktur.” dedi… 

Yorumlar 1
İlknur 16 Ocak 2025 15:08

Kaleme aldığınız kelimeler sözler çok şeyler anlatıyor insanlara tabiki anlayana güzel bilgileriniz için çok teşekkür ederiz

Yazarın Diğer Yazıları