Vangölü'ne Sahip Çık
Yunus Türkoğlu
Vangölü mavidir, gri olmasın! Vangölü temizdir, kirlenmesin! Vangölü abattır, berbat olmasın! Vangölü bizim değil torunlarımızındır, sahip çıkılsın! Vangölü cennet suyudur lütfen cehennem suyuna çevrilmesin! Vangölü rengiyle ve görüntüsüyle ruhumuzu okşar, kirlenip de ruhumuza ıstırap vermesin. Vangölü’nün her bir damlasında bizim hatıralarımız vardır, pak olsun ki o hatıralar bizi terk etmesin. Vangölü bizim çocukluk arkadaşımızdır, kendimizi bildiğimizden beri onunla dostluğumuz var ve bu dostluk daim olsun…
Vangölü:
İskele Mahallesi’ndeki siloların önünden suya atlayıp tahta iskeleye kadar yüzerken benimleydi. Sakin dalgaları sahile vururken lisanı haliyle zikrimdeydi. Fidanlıkta suyun dibinde gözlerimi açıp zemindeki çakılları izleyerek ilerlerken mutluluğumdaydı. İşkirt’te kavakların altında kahvaltı edip tadına doyulmaz maviliğini izlerken çayımdaydı. Edremit’te akşam vakti kayaların üzerinde oturup güneşin batışını seyrederken şarkılarımdaydı. Akdamar Adasında badem ağaçlarının çiçeklerini koklarken benliğimdeydi. Kış günleri Van’a gitmek üzere Edremit’te minibüs beklerken, kayalara çarpan şiddetli dalgaları yola kadar gelirken selamımdaydı… Fırtınalı sularda feribotla Tatvan’a gidişimde Nuh (as) aklımdaydı, Hz. Yunus (as) hayalimdeydi. Van Kale’sinden, Erek Dağı’nın zirvesinden onu seyrederken kalbimdeydi, ruhumdaydı, benliğimdeydi, tefekkürümdeydi. Aslında O her zaman yanımdaydı, yanımızdaydı…
“Yeryüzünü korumak için bütün insanlar biri birini uyarlamalıdır.” (Hadis-i Şerif)
Güzel dinimiz tabii çevreden faydalanılmasına izin verir, lakin bu faydalanma gereksiz, keyfi kullanımı icap ettirmez. İsraf ve savurganlık Allah Teâla tarafından yasaklanmıştır. İsraf, bir nimeti gereğinden fazla kullanmak, telef etmek, kıymetini bilmemek ve hor kullanmaktır. Buna göre Vangölü ve çevresini hor kullanıp kirletmek dinimize göre yasaktır, kul hakkıdır. Çevreyi kullanma kontrolsüz ve keyfi değildir. İstifade edilen ve hayatımızı meydana getiren unsurlar korunup gözetilmelidir. Çevremizdeki kaynaklar sınırlıdır ve sonsuz değildir. Müslüman dünya nimetlerinden yararlanırken sorumsuz tüketim anlayışıyla hareket edemez, etmemelidir. Bizim çevreyle olan münasebetimiz derin bir düşünce, tefekkür ve estetiği içine almalıdır.
Fıtraten insan yeşile, akarsuya, göle, denize vesaireye bakarken zevk alır, mutlu olur, ferahlık duyar, huzur bulur. Ve çevreyi kirletmek; gelecek nesillerin sağlıklı bir ortamda yaşamalarına engel olmaktır. Sonraki nesillere temiz ve yaşanılır bir dünya bırakmak için insan yaşadığı çevresindeki; suyunu, gölünü, akarsularını ve bitkilerini korumalıdır.
Bizlerin Vangölü ve çevresinin güzelliklerinin kadrini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Gölün mevcut suyunun en güzel şekilde korunması, bu suyu kirletecek, aslını bozacak her türlü tutum ve davranışlardan şiddetle kaçınmalıyız. Bu eylemlerin engellenmesi için bilinç oluşturulmalıdır! Halkımızın çevre konusunda daha kapsamlı bilgilendirilmesi ve çevreye duyarlı bireyler yetiştirmek nihai hedefimiz olmalıdır.
Sanayi atıkları ve kanalizasyon sularının tam olarak arıtılmadan Vangölü’ne akıtılması suyun kalitesini büyük oranda yok ediyor. Kampüs, İskele Mahallesi, Fidanlık ve kısmı olarak Edremit ile Molla Kasım taraflarında suyun renk, koku ve kalitesinin çok iyi olmadığını da unutmamak lazım. İskele Mahallesi’nde yaşayanların hayat kalitesi kirliliğe bağlı olarak hızla düşüyor. Bu kirliliğin gölde yaşayan balık sayısını giderek azaltacağı ve kalitesini de düşüreceği akıldan çıkarılmamalıdır.
Seksenli yılların ikinci yarısından sonra Van merkeze kanalizasyon döşenmeye başlanmış ve kısa bir sürede bitirilmişti. Bu süre zarfında bizler normal hayatımıza devam ediyorduk. Tertemiz suyu olan İskele sahillerinde piknik yapıyor, suya giriyor, yüzüyorduk. Anneler denizde çamaşır yıkıyor ve su birçok hastalığa şifa oluyordu. Mevsiminde koyunlar kırkıldıktan sonra yünler Vangölü kıyısındaki kayalar üzerinde tokmaklarla dövülerek yıkanır ve sakız gibi bembeyaz olurdu. Sabun veya deterjan kullanmaya gerek duyulmazdı. Doksanlı yıllara geldiğimizde denizden hoş olmayan kokular etrafa yayılmaya başlamıştı. Suyun rengi kötüleşmiş, kalitesi iyice bozulmuştu. Kısa bir süre sonra iskele ve Fidanlık’ta suya girmemeye başlamıştık. Bir zamanlar çamaşır yıkanan sulara şimdilerde parmağımızı dahi batırmaya korkar olduk…
Son söz olarak Vangölü diyor ki;
“-Asırlardır kıyımda gezindiniz, yediniz, içtiniz eğlendiniz. Tertemiz suyumda yüzdünüz, gemilerle yolculuk ettiniz, Türkuaz rengimle sürur buldunuz. Rabbimin bahşettiği ve sinemde büyüttüğüm Van balığını afiyetle yediniz. Dost olarak kalalım diyorsanız beni kirletmeyiniz. Kirlenirsem ilk önce rengim bozulur, siz bana yakın olmazsınız, sonrada kokum kötüleşir ben sizi yakınıma sokmam. Karar sizin! İyi düşünün kararınızı öyle verin. Benim sularımın içine bir damla dahi olsa kirli su, kimyasal atık, plastik vs. atan veya döken kim olursa olsun, hakkımı helal etmiyorum! Son pişmanlığın fayda etmeyeceğini de biliyorsunuz değil mi!?”
Dünya üzerinde başka Vangölü yok! Sev, koru ve sahip çık!..
Selam ve dua ile…