Ekvador'daki şiddet sarmalı
Yusuf Kazak
9 Ocak günü, Ekvador’da ‘’Los Choneros’’ isimli uyuşturucu karteli lideri José Adolfo Macías Villamar’ın, yüksek güvenlikli bir hapishaneye nakledilirken kaçması ve ardından Quito hükümetinin olağanüstü hal ilan ederek ülke genelindeki tüm kartellere ve suç örgütlerine yönelik operasyonlar başlatmasıyla ülkede fitili ateşlenen iç çatışma tablosu, uzun yıllardır Latin Amerika’da devam eden ve karteller-devletler- ulus ötesi yapılar bağlamında süren istikrarsızlık ve şiddet sarmalına bir yenisini daha eklemiştir.
Ekvador’da halihazırda meydana gelen tablo, esasen kıtanın pek de yabancı olmadığı bir tablodur denilebilir. Zira, uzun yıllardır özellikle Meksika ve Kolombiya ekseninde süren uyuşturucu trafiği ve tüm bölgeye ihraç edilen fazlaca çatışma ve istikrarsızlık hali, kronik bir hastalık ve heyula olarak tüm kıtada fazlasıyla dolaşmaktadır.
Yakın tarihin uyuşturucu, karteller ve iç çatışmalar korelasyonuna odaklanmak gerekirse, bölgede 1960’lar sonrasında Kolombiya merkezli olarak uyuşturucu ve karteller bazlı yapılanmanın kudretli ve dinamik bir kimliğe kavuştuğu söylenebilir. Tüm Amerika kıtasına ve Trans – Atlantik hat üzerinden de Avrupa’ya uyuşturucunun ihraç edildiği bir merkez olan Kolombiya’yı, daha sonraki süreçte Amerika Birleşik Devletleri(ABD) ile uzunca bir sınıra sahip olan Meksika izlemiştir. Özellikle 2006 yılında, Meksika Hükümeti’nin kartellere açtığı savaş sürecinde ve sonrasında yaşananlar, bölgenin ne denli kaotik ve narkotik olduğunu ayyuka çıkarmasının yanında, kartellerin de devletlerle bilek güreşine girebilecek derecede güçlenmiş ve etki alanınını genişletmiş olduğunu göstermiştir.
Devam eden süreçte karteller ile devlet yapılanmalarının yaşadığı iç savaş çerçevesinde; kartellerin devletler ile gizli bağları, ABD istihbarat birimlerinin yine bu kartellerle olan finansal ve stratejik ‘network’leri, küresel ticaret – finans yapılarının bölge ile bağlantıları ve günün sonunda görünenin ve sunulanın aksine kimlerin aktüel durumdan optimal faydayı sağladığı sorusu her zaman için tartışılagelmiştir.
Hiç şüphesiz Ekvador, bugüne değin süren ve devasa bir para trafiğini içeren, karteller ekseninde süren narko – finans hattı bağlamında kritik bir ülkedir. Ekvador’un; Pasifik Okyanusu’na kıyısı olması, önemli bir narkotik merkez olan Kolombiya ile komşu olması ve yine uyuşturucu türevlerinin dış dünyaya açıldığı limanlara yakınlığı ve uyuşturucunun kıtanın alt bölgelerine taşınması açısından bir geçiş lokasyonunda olması gibi faktörler bu ülkeyi stratejik ve önemli bir klasmana taşımaktadır.
Ekvador’da yaşanan istikrarsızlık tablosu, uzun zamandır bölgede devam eden göç dalgasına bir yenisini ekleyebilmesi açısından dikkate değerdir. Bilhassa Peru ve Kolombiya gibi komşu ülkeler bu duruma karşı önleyici tedbirler almaktadırlar. Sürecin sonunda, tüm kıtadaki göç destinasyonunun önemli geçiş ülkesi olan Meksika’ya yeni bir mülteci akınının olması ihtimali güçlüdür. Yine bu durumun, hedef ülke olan Birleşik Devletler açısısından da hassasiyetle değerlendirildiği ifade edilebilir.
Bugünlerde Ekvador özelinde başlayan fakat kıtadaki her ülkede de yaşanması muhtemel olan kriz halini geriye döndürmek oldukça zor ve girift görünmektedir. Zira, ortada mega bir parasal trafik ve küresel yönetişim ve finans unsurlarının majör çıkarları bulunmaktadır. Kaosun ve şiddet sarmalının sadece Ekvador ile sınırlı kalmayacağı kâhince bir öngörü olmayacaktır. Meksika’dan başlayıp Guatemala, El Salvador, Nikaragua ve Kosta Rika üzerinden Panama’ya varan ve sonrasında Kolombiya’dan devam ederek Ekvador’a uzanan hat, gelecek günler bağlamında fazlaca göç, istikrarsızlık, narkotik unsurlar ve kaos doğrultusunda hareketli olacağa benzemektedir.
Netice olarak, Ekvador’da son zamanlarda yaşanan çatışmalar, bölgede fazlaca ‘kartelizasyon’ ve ‘militarizasyon’ üretmesi bakımından tüm Latin Amerika’yı etkileyecek boyutlar barındırmaktadır. Bunca yıldır kökleşmiş ve ulus – ötesi mega bağlantılara sahip kartellerin, narkotik ve politik yolsuzluklara batmış cılız devlet yapılanmaları ile nakavt edilmesi oldukça zor görünmektedir. Ortada, bu kadar aktörün yanı sıra finansal, askeri, stratejik ve narkotik majör çıkarların olması, bölgeyi bir ‘’Beyaz Cehennem’’ formuna sokmaktadır.