Yusuf Kazak

Güney Kore'deki Politik Türbülasyon

Yusuf Kazak

3 Aralık tarihinde Güney Kore’de devlet başkanının aldığı sıkıyönetim kararı sonrası ordunun meclis faaliyetlerine müdahale etmesi ve muhalefet unsurlarının baskılanması sonucu ortaya çıkan siyasal kriz; muhalefetin ‘’Kuzey Kore’ye yardım’’ suçlamalarını savuşturması ve devlet başkanının görevden alınması ile yerini nispeten sakin bir havaya bırakmış görünmektedir. 

Belirli bir süre önce, Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol’un görevinden azledilmesi ve kısa süre önce de Güney Kore parlamentosu tarafından Başbakan Han Duck Soo’nun görevden alınması ile tırmanan siyasal kriz, bölgede önemli bir ülke olan Güney Kore temelinde hem kısa vadeli hem de uzun vadeli bazı bölgesel etkiler ortaya çıkarma ihtimali bakımından dikkate şayandır. Her ne kadar görevden alınmaların gerekçesi olarak ‘yolsuzluk’ saikleri geçerli olsa da gelişmeler, Güney Kore bağlamında müttefik ve düşman unsurlar açısından farklı konjonktürel tesirler zuhur ettirmiştir denilebilir.

Yaşanan bu siyasal kriz sürecinde, Pasifik’te özellikle Japonya üzerinde ciddi bir askeri ve siyasal gölge sahibi olan Birleşik Devletler, Güney Kore’de de ‘’Kapitalizm’’ ve ‘’Hür Dünya’’ etiketleri üzerinden kendi bloğunda gördüğü bu ülkeyi; Pasifik’te Çin ile yürüttüğü sıkı rekabet ve Çin’in yayılmacılığı çerçevesinde, sürpriz gelişmelerle elden çıkarmaya niyetli görünmemektedir. Yaşananlar, Çin-ABD çekişmesi açısından yeni bir ‘bilek güreşi’ sahasının oluşması ihtimalini teşkil etmiştir.

Öte yandan, uzun yıllardır Kuzey Kore ile mücadele eden Seul yönetiminde oluşan bu politik türbülasyon, son dönemde daha da yakınlaşan Kuzey Kore-Rusya-Çin bloğunun bu ülkeye ve dolayısıyla ABD bloğuna dair odaklanışını değiştirmiştir. Seul hükümetinde yaşanacak yüksek seviyeli zaafiyet manzarası, zikrettiğimiz üçlü bloğun yayılmacılığını doğuracaktır denilebilir. Gelecek projeksiyonları ekseninde Kuzey Kore’nin bu ülkeye dair askeri yayılmacılık üzerine olan ajandası, yadsınamaz bir realite olarak fazlasıyla ortadadır. 

Yakın bir süre önce Çin ile Rusya arasında vuku bulan çok kıymetli ekonomik anlaşmaların yanı sıra Ukrayna ile yürüttüğü mücadele kapsamında Kuzey Kore askerlerinin Rusya safında savaşa dahil olması, belirtilen işbirliği faktörlerinin son dönem yansımalarından bazılarıdır. 

Bir diğer taraftan, son yıllarda askeri kapasitesini gittikçe güçlendiren ve bölgede tehdit algısını revize eden Japonya için Güney Kore’nin mevcut kimliğini ve ‘dost’ yapısını yitirmesi, Japonya açısından bir sıcak savaşa yol açacak sinyaller olarak algılanacaktır söylenebilir. Buna mukabil, tarihsel açıdan Güney Kore’yi bir yönüyle ‘arka bahçe’ olarak gören Tokyo için bu ülkenin düşman unsurların nüfuzu altına girmesi, bir kabus senaryosu olarak telakki edilmektedir. Bu ülkeye dair doğacak belirsizliklerin şiddeti ve süresi; Japonya’nın, silahlanma anlayışını maksimize etmesiyle doğru orantılı olacaktır.

Sonuç olarak, ‘’Dünyada, özel öneme ve konuma sahip ülkelerin yalnızca kendi başlarına kendilerini idare edemeyecekleri’’ formülasyonu, Güney Kore temelinde de geçerlidir denilebilir. Seul yönetiminin; tarihsel, politik, askeri ve stratejik önemine binaen sahip olduğu jeopolitik konumu çerçevesinde de ‘kendi başına bırakılabilir’ bir durumda olmadığı aşikardır. ABD’nin uzun yıllardır birçok yatırım yaptığı ve bölgede en önemli müttefiklerinden biri olarak gördüğü Güney Kore; Pasifik’te ve Asya’da her geçen gün kızışan mücadeleler bağlamında uzun süreli olarak ‘kırılgan’ ve ‘yalnız’ bir formda bırakılmayacak değerdedir.

Yazarın Diğer Yazıları