Yusuf Kazak

İran'a Müdahale Gündemi (2)

Yusuf Kazak

İran’da, 1979 yılında devrilen Şah yönetiminin mirasçısı olan ve bu bağlamda öne çıkan devrik Şah Rıza Pehlevi’nin oğlu Prens Muhammed Pehlevi, Batı yanlısı duruşuna paralel olarak İran’ın Batılı değerlerle transforme edilmesi sürecinde yeni yönetimin kurucusu olarak Batılı merkezlerce işaretlenmektedir. Pehlevi hanedanlığının; tarihi mirası ve İran halkı temelinde var olan doğal müttefikleri, Batı bloğu açısından yeterli rezervler olarak ele alınmaktadır. 

Öte taraftan, İran’a yapılacak müdahale; İsrail’in uzun soluklu güvenlik kaygılarının giderilmesi anlamına gelmektedir. Orta Doğu’ya ilişkin geniş bir stratejik hedefler kartelasına sahip olan Tel Aviv yönetimi için İran’ın oyun dışı bırakılması, bu kartelanın ilk bölümlerinden birini teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra, İran’a yapılacak müdahalenin sonuçları, bu ülkenin tüm nükleer programının imha edilmesi temeline matuf olarak planlanmaktadır söylenebilir. Günün sonunda, İsrail’in bölgede tek nükleer güç olarak kalması ve ulusal güvenliğini teminat altına alması amaçlanmaktadır.

İran’ın bölünme senaryoları temelinde, Azerbaycan’ın işgal edilmiş bölge olarak değerlendirdiği Güney Azerbaycan’ın bağımsızlığının yanı sıra Pakistan sınırındaki sorunlu bölge olan Belucistan’ın akıbeti de bağımsızlık ekseninde tahlil edilebilir. Yaşanabilecekler, bazı harita değişikliklerine ve yeni sorunlara yol açabilme potansiyeli bakımından kritiktir.

Kadim birçok network barındıran ve çok etnik yapılı bir ülke olan İran’da yaşanacak muhtemel istikrarsızlık tablosunun, çevre ülkeleri de etkileyeceği ve bu ülkeleri ciddi bir göç dalgasına muhatap kılacağı, kâhince bir öngörü olmayacaktır. Muhtemel göç dalgasından ilk etkilenecek ülke olarak Türkiye ifade edilebilir. Bunlara mukabil olarak Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye ve Türkiye’nin; meydana gelecek yeni denklem içerisinde farklı konuşlanışlar içerisine girmesinin yanı sıra Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi gibi ticari ve askeri geçiş bölgelerinin statüleri de yeni revizyonlara sahne olabilecektir.

Netice olarak, Donald Trump’ın gelmesiyle daha çok dillendirilmeye başlanan ve İsrail’in ‘âli’ menfaatleri temelinde ele alınan İran’a müdahale tartışmaları, Orta Doğu’yu bir dehşet döngüsüne sokma potansiyeli taşımaktadır. Ortaya çıkacak bu döngünün, bazı küresel aktör ve ajandalara birincil eksenden tesir edeceği değerlendirilebilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları