KÜRESEL SINAMA ATEŞİ
Yusuf Kazak
Günlerdir kürenin her yerinde eşgüdüm bir şekilde başlayan orman yangınları ve muhtelif afetler dolayısıyla internet siteleri, belgeler, açıklamalar ve doneler arasında adeta gerçek yaşamdan kopar bir halde gezinip kaybolan Frank, kafasındaki bitmez tükenmez puzzle parçalarını birleştirip büyük resmi ortaya çıkarmak istiyordu. Yeni dönemin, covid sürecine paralel dijitalleşme furyası doğrultusunda, kendisini yetiştiren üstadı Profesör Theodore ile online bir görüşme gerçekleştirmeliydi. Bugüne değin hocasıyla bütün görüşmelerini yüz yüze gerçekleştiren Frank, bu kez de aynı verimi yakalayıp ufukların ötesine yolculuk için bir gidiş bileti elde etmeyi ümit ediyordu. Uzun uğraşlar sonucu hocasıyla bağlantı kurabilen Frank, zihnindeki kara bulutları sonunda dağıtabilecek olmasının huşusu ile sorularına start verdi:
FRANK: Üstad! Günlerdir yaşanan olağanüstü gelişmelerin takibatı, beni gerçek hayattan kopartıp bilinmeyen ‘network’ lerde hapsetti. Beni gerçek hayata döndürecek bir dokunuş yapmanıza muhtacım. Neler oluyor?
PROFESÖR THEODORE: Sevgili Frank! Sana, çok önceleri, klasik olan her şeyin antik bir hüviyet kazanacağını ve insanın, binlerce yıldır belli bir standartta yürüttüğü olağan yaşam döngüsünün, ondan ışık hızıyla uzaklaştırılacağını belirtmiştim. Hiç şüphesiz Fukuyama bugünlerde, ‘’Tarihin Sonu’’ kavramını niçin çok erkenden kullandığının muhakemesini yapıp pişmanlık yaşıyordur. ‘’Tarihin Sonu’’ tam da bugünler için söylenmesi gereken bir sansasyonel ifadeydi. Esasen ben de, ‘’Klasik Tarihin Sonu’’ diyorum. Klaus Scwhab ise belli bir süre önce ‘Büyük Reset’ mefhumunu kullanmıştı. Her otorite ve şahsın değerlendirme parametreleri değişkenlik gösterirken, mega bir değişim yaşandığı üzerine varılan mutabakat söylemleri ise benzerlikler göstermektedir. İklim, nüfus, uzay, göç, gıda, su ve din gibi unsurların ana gündem olacağı ve sürekli işlevselleştirileceği bir sibernetik, genetik, virütik, sentetik, asimetrik, senkretik ve eksantrik operasyonlar ve manipülasyonlar devresindeyiz. Topraktan alınıp saksılara yerleştirilen bitkiler gibi insanlar da, tanrısal tüm yaşam şifrelerinin saklı olduğu gökyüzü altından alınıp bir cam fanusa yerleştirilmek istenmektedir.
FRANK: Birkaç gündür gözümü NASA’nın yangın haritasından ayıramıyorum. Kürenin her yerinde eşgüdüm bir şekilde başlayan orman yangınlarını ve bunların yanında yaşanan sel, deprem, heyelan ve küresel ısınmaya mukavemet etmeye dair güçlü çağrıları, hayatın bu kadar sunileştiği bir ortamda tamamen doğal olaylar olarak ele almak ne derece sağlıklı olacaktır?
PROFESÖR THEODORE: Zikrettiğin gelişmeleri tamamen doğal ve küresel ısınma eksenli olaylar olarak görmek; bir çizgi film dünyasında yaşanıldığını deklare etmek demek olacaktır. ‘Tanrıcılık’ oynamaya çalışan bazı yapılar, tanrısal teknolojilerle ‘Tanrıyı kıyamete zorlamaya’ çalışmaktadırlar. Eski zamanların, kehaneti engin bazı özel şahısları, yıldızlara bakarak doğa olaylarını ve biraz da geleceği tahmin ederdi. Yıldızlar bu açıdan o günün, bilinmezleri gösteren sihirli küresi konumundaydı. Bugün ise yıldızların yerini; Dünya Ekonomik Forumu, The Economist, Time Dergisi, Bilderberg, Gates Vakfı, Amazon, Chatham House, DARPA ve CFR( Council on Foreign Relations) vs. gibi yapılar almıştır. Bunların yayınlarına, çalışmalarına ve söylemlerine bakılarak gelecek ile ilgili kritik datalar elde edilebilir ve fütüristik projeksiyonlar yapılabilir. Eskiler demişken şunu da ilave etmeliyim: Eski çağlarda bilginler ve din adamları, toplumlar içerisinde yer edinmek ve mertebelerini tahkim etmek için yanlarında insanları tedavi edip iftihar ve destek sağlar bir misyon yüklenen hekimler veya şifacılar bulundururlardı. Bu şifacılar; efendilerini, en asimetrik ve zor sahalarda dahi kabul ettirici bir rol üstlenirlerdi. İşte bugün, zikrettiğim yapıların destekleyici ve zihinlere tesir edici aygıtları da Twitter, Facebook, Reuters vs. gibi medyatik unsurlardır. Öte yandan boyut değiştiren savaşlar, klasik düzen ve klasik mantalite sahibi toplum, ordu ve devletleri şaşırtıcı ve nakavt edici bir yöne doğru evrilmiştir. Bugün meteorolojik savaşlar ve toplumları belli bir gündem etrafında toplayıp kıvama getirmeye sebep olan sınırları zorlayıcı afetler, insanların geleceğini her zamankinden daha çok tehdit eder bir noktaya ulaşmıştır. Güçlerini ve ilhamlarını fısıltı şeklinde ateşten alanlar, tüm dünyayı da ateşe atmak istemektedirler. Son olarak bu süreçte 5G, starlink uydu sistemleri, elektromanyetik ve radyomanyetik mekanizmalar ve level atlamış yapay zeka sistemleriyle entegre asimetrik harp sistemleri fazlasıyla incelenmeye ve araştırılmaya muhtaçtır. Bunlar, ‘Tanrısal Teknolojiler’ tabirini daha iyi anlamamıza kapı aralayacaktır.
FRANK: Efendim! Aktardıklarınız ile çok aşamalı bir plan ve ajandanın yürürlükte olduğuna kâni oldum. Covid ile önümüzde beliren virütik ve pandemik manzarayı da ifade ettiklerinizin içine serpiştirmek, bize nasıl bir analiz penceresi açar?
PROFESÖR THEODORE: Mevcut insan yaşamını tüm boyutlarıyla sentetik bir hale getirmek planına paralel olarak covid süreci de, sentetik bir şekilde ortaya çıkarılmış ve operasyonel bir şekle sokulmuştur. Kitleler, pandemik operasyonun getirdiği virütik kavramlar karmaşası ve tartışması içerisinde pek de işe yaramayan enerjilerini tüketip dururken, esasen mutasyona uğrayan, virüsün kendisi değil de insanın bizatihi kendisi olmakta ve insan toplulukları ile birlikte beyinler, enerjiler ve düşünceler mega ölçekte pasifize ve tasfiye edilmektedir. Bu yönüyle yaşadıklarımız tam manasıyla bir illüzyonizmdir. Total olarak illüzyon döngüsü içerisine sokulan insanlığın ‘gelecek günler destinasyonu’nu, insanlık tarihinin her döneminde olduğu gibi yine bir avuç elit ve elitist düşünce belirleyecektir.
FRANK: Doğal olan her şeyi ve dolayısıyla doğanın tüm unsurlarını hedef alan dönüştürme ve meydan okumanın şifrelerini sunuyorsunuz. Hayvanlar ve bitkiler bunun neresinde bulunmaktadır?
PROFESÖR THEODORE: Dünyamız, içinde birçok değişken ve parametre barındıran bir neo uluslararası ilişkiler rejimine geçerken; insanlar ve hayvanlar arasındaki kadim anlaşma ve rejim de bir güncellemeye ve değişime uğrama sinyalleri vermektedir. Yapay et tartışmaları ile fitili ateşlenen süreç, ‘’Ne yersen osundur’’ düsturu çerçevesinde insanın yediklerini ve dolayısıyla insanın bizatihi kendisini transforme etmek nihai amacı taşımaktadır. Öte taraftan, bitkilerle ilgili olarak da GDO bazlı çalışmalar, yapay zêka temelli tarımsal üretim sistemleri, süper randımanlı tohum elde etme çalışmaları ve tohum bankaları vs. gibi etmenler; bitkilerle ilgili de yeni bir rejim ve düzen oluşturma çabaları dahilindedir. Bu doğrultuda, küremizin denge noktalarına şeytani ve hikmeti tersine çevirici müdahalelerde bulunmak, tanrısal gazap içerikli bir feedback oluşturacaktır. Bir diğer taraftan, her bitkinin bir ‘kami’sinin yani ruhunun olduğu unutulmamalıdır. Orman yangınları ile bu ruhları incitenler ve yok edenler, ağaçların ve masum hayvanların sahibinin çarmıhına mutlaka gerileceklerdir.
FRANK: Son olarak, bu karanlık zamanlarda yolumu kaybetmemem için bir üstadça öğüdünüz olacak mı?
PROFESÖR THEODORE: Sevgili Frank! Bütün bu saydığım dengesizlikler aslında büyük bir dengeye hizmet etmektedir. Karanlıklar her zaman olacaktır fakat en zifiri noktalarda ufuk turları düzenleyebilecek ve ak kıyıları görebilecek bir hikmetli, ilmi ve vicdani donanıma sahip olmak her zamankinden daha önemli bir yer teşkil etmektedir. Bir kutsal kitapta geçtiği üzere dünyaya, insanlığa, hikmete, hayvanlara ve bitkilere ‘’kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecektir.’’