Yusuf Kazak

Mısır'ın Geleceği (1)

Yusuf Kazak

Afrika’nın giriş kapısı mesabesinde olan Mısır, geleceğe dair olarak barındırdığı tarihi, siyasal, teolojik, ekonomik, askeri ve jeopolitik avantajlar, handikaplar ve hususiyetler ile ön plana çıkmaktadır. Antik bir medeniyetin üzerinde oturan ve hem bu kadim düzlemin hem de kadim Arap geleneklerinin bir sentezini sürdürmeye çalışan Mısır için, geleceğin dünyası yine bu algoritma üzere şekillenecektir denilebilir. 

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Arap Birliği zirvesi ekseninde, Arap ve İslam dünyasının liderliği tartışmaları bağlamında yeniden sahneye çıkan Mısır, barındırdığı kadim network ile de Batılı ve umumi dünyada kendisine meşruiyet ve klas bir alan yakalamış denilebilir. Öte yandan, Suriye’deki rejim değişikliği sonrası Sünni-Arap bloğu tarafından daha kabul edilebilir bir kıvama gelen Suriye’nin de birliğe güçlü bir şekilde katılımı, geleceğin dünyası bakımından Mısır’ın liderliği etrafında Sünni-Arap dünyasının konsolide olma sonucunu doğurabilir.

Bunların yanı sıra, Nil Nehri’ne hakim olan Mısır’ın, komşu ülkelerle ilişkiler temelinde elinde müspet bir siyasal, tarımsal ve ekonomik dominasyon aracı tuttuğu ifade edilebilir. Son yıllarda suyun kullanımı, dağıtımı ve yeni barajların inşası temelinde Etiyopya ve Sudan ile sorunlar yaşayan Mısır için, geleceğin dünyasının yine bu dominasyon aracını korumak üzere biçimleneceği söylenebilir. Süreç içerisinde askeri, politik, ekonomik ve teknolojik bağlamda karşılaşılacak güç iniş çıkışları, Mısır açısından bölgedeki konumuna paralel olarak su kaynakları üzerindeki hakimiyetini de belirleyecektir.

Binlerce yıla varan kadim bir medeniyetin ardılı olarak telakki edilen Mısır, aynı zamanda kadim Arap aklının da bir müesses merkezi olarak ifade edilebilir. Mısır açısından sahip olunan bu çok boyutlu yetenekler ve potansiyeller kartelası, onun uluslararası arenada ve geleceğin dünyasındaki önemliliğini tescillemektedir. Ciddi bir hızla değişen ve dönüşen dünya realitesi bağlamında Mısır’ın, geleceğin dünyası bakımından hangi teolojik yolu seçeceği ve hangi mitolojik öğeler üzerinden politik yükselişe geçeceği sorunsalı da fazlasıyla gündemdedir. Günün sonunda Arap-İslam geleneği, Pagan-Mısır geleneği ve bunların birleştirildiği bir sentez modeli ile yol alınacağı tartışmaları caridir.

Devam edecek.

Yazarın Diğer Yazıları