Mısır'ın Geleceği (2)
Yusuf Kazak
Hem Asya hem de Afrika kıtasında toprağı olan Mısır için İsrail ile ilişkiler, geleceğin dünyası bağlamında hassas ve öngörülemez bir noktayı teşkil etmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda İsrail ile savaşlar temelinde bazı toprak değişimleri yaşayan Mısır, 1978 Camp David Antlaşması’ndan bu yana Sina Yarımadası’ndaki hakimiyetini ve bölgesel statükoyu sürdürmektedir. Son dönemde, İsrail’in artan yayılmacılığı ve gelecek açısından bu ülkenin sahip olduğu teolojik ve ideolojik yayılmacılık ajandası temelinde, önümüzdeki sürecin İsrail ile Mısır’ın karşı karşıya gelebileceği bir çatışma ortamına evrilmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir.
Uzun süren Osmanlı hakimiyeti sonrası Britanya’nın kontrolüne giren, 1950’lerden sonra ise Cemal Abdulnasır döneminde bilhassa Sovyetler ile yakınlaşarak Batı’ya mesafeli kalan ve daha sonraki Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek dönemlerinde de daha çok Batı ile yakınlaşan Mısır, bugünlerde daha çok Batı bloğuna yakın ve zaman zaman da denge siyaseti yürüten bir görünüm içerisindedir denilebilir. Uzun zamandır Birleşik Devletler’den askeri yardım almasına mukabil olarak Rusya ile de özellikle nükleer enerji alanında işbirliği sahaları geliştiren Kahire yönetimi; bölgede etkin bir aktör olmaya çalışan Çin’in yayılmacılığı ekseninde de büyük devletlerle olan ilişkilerini tanzim etmekte ve birçok farklı güç odağının kesişim noktasında politika üretmeye devam etmektedir. Mısır’ın geleceği, zikrettiğimiz bu güçlerle olan denge siyaseti temelinde sistematize olacağa benzemektedir.
Mısır için geleceğin dünyası bazı fırsatlar da barındırmaktadır. Afrika’nın en büyük ülkelerinden biri olan olan Mısır, Sahra Altı Afrika’nın ekonomik gelişim ve dünya pazarlarına açılma emareleri temelinde yeni fırsatlarla karşı karşıya kalacaktır denilebilir. Bu bölgenin birçok boyuttan müspet seviyedeki değişim ve dönüşüm olgusu, Kahire yönetimi için daha çok ekonomik ve politik kazanım olarak değerlendirilebilir. Bölgede bulunan yer altı kaynakları ve bazı nadir elementler, Mısır için işlevsel bir hazine anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak Mısır’ın geleceğinin, farklı güç odaklarının yanı sıra jeopolitik ve teolojik boyutların basıncı altında şekilleneceği ifade edilebilir. Bölgesel riskler ve çatışmalara paralel olarak bazı bölgesel fırsatlar ve avantajlarla da muhatap olan Mısır’ın, kadim aklını ve antik mirasını kullanabildiği ölçüde yol alabileceği ve ulusal sembolü olan ‘Şah kartal’ formuna dönüşebileceği söylenebilir.