WAGNER GRUBU BAĞLAMINDA RUSYA'DAKİ TAZE KRİZ
Yusuf Kazak
Tarihi bağlamda ‘’Beklenmeyeni beklemek’’ ve ‘’Darbeyi içeriden yemek’’ mottoları, dün Rusya’da Wagner Grubu lideri Yevgeny Prigozhin’in açıklamalarıyla bir kez daha vuku bulmuş ve tarih bilimi bir kez daha tekerrür mekanizmasını devreye sokmuştur.
Rusya’nın özel harp gücü olarak addedilen ve dünyanın birçok bölgesinde önemli askeri – stratejik operasyonlar yürüten Wagner Grubu liderinin, Rus devlet aygıtının kendilerini tasfiye etmeye çalıştığını belirtmesi ile Ukrayna’da karargahlarının vurulduğuna dair ithamları ve ayaklanma çağrısı, Rusya’da ve tüm dünyada bir şok etkisi oluşturdu.
Boris Yeltsin döneminden sonra Putin yönetimiyle birlikte askeri – istihbari düzlemde mega bir yapılanma sağlayan ve sürekli olarak bu alanlardaki gelişimini sürdürerek dünyanın birçok bölgesinde icra ettiği kritik operasyonlarla gövde gösterisi yapan Rusya, yeni yüzyılın başından itibaren değişen dünya dengeleri ve yeni uluslararası konjonktür itibariyle toprakları dışında daha aktif ve müdahaleci bir konsept belirlemiş ve bu düzlemde faaliyetlerinin icrası noktasında, paramiliter olarak görev yapacak, asimetrik savaş becerileriyle donatılmış, coşkulu mahkumlardan müteşekkil ve Putin’e yakınlığıyla bilinen Prigozhin’in kontrolünde kurulmuş olan özel askeri şirket olan Wagner Grubu’nu sahaya sürmüştür. Son dönemde, Rus güvenlik aygıtı açısından kilit bir konuma haiz olan Wagner Grubu dahilinde gerçekleşen dünkü kaotik durum, Rus devlet aygıtının sarsılmaz görülen iskeletine esaslı bir darbe manasına gelmektedir. Zira güvenlik mekanizmalarına verdiği önemle bilinen günümüz Rusya’sı, darbeyi, beklenen düşman cenahtan değil de beklenmeyen yerden yemenin taaccübü içerisindedir. Uluslararası ilişkilerde yine belirleyici olan kaidelerin başında gelen ‘’Benzerlerin çatışması, karşıtların çatışmasından çok daha ağır sonuçlar getirir.’’ formülasyonu, Rusya açısından Wagner Grubu dahilinde vuku bulmuş görünmektedir.
Son dönemde Ukrayna’dan Libya’ya, Venezuela’dan Suriye’ye ve bunların ötesinde Afrika kıtasına kadar uzanan farklı bölgelerde müdahaleci bir yaklaşım belirleyen ve asimetrik savaş yürüten Rusya, bu yoğun tempolu askeri - stratejik aktivasyonunun merkezine Wagner Grubu güçlerini yerleştirmişti. Ukrayna’da Kırım’ın alınmasıyla başlayan süreç sonrası Luhansk ve Donbas bölgelerinde durumun Rusya lehine dönmesinde ve paramiliter grupların Rusya’nın yüksek seviyeli savaşını sürdürmesinde Wagner Grubu kilit bir rol üstlendi. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin burnunun ucundaki ve arka bahçe olarak telakki ettiği Latin Amerika bölgesinin önemli ülkelerinden Venezuela’da, yine Rus devlet aygıtının Maduro hükümetini yerinde tutmak için sahneye sürdüğü aktör Wagner Grubu oldu.
Öte taraftan, Libya bölgesinde Hafter güçlerinin eğitilmesi bağlamında; teknik-lojistik destek, iaşe, milis kuvvetlerin eğitilmesi ve düzenli ordu eğitimlerinin icra edilmesi noktasında Wagner Grubu, yine bu bölgede önemli görevler üstlendi. Sağlanan bu destekler, Rusya’nın bölgedeki çıkarlarını konsolide etmesinde ve General Hafter üzerinden elde edeceği kazanımlar noktasında hayati sonuçlar doğurdu.
Bir diğer sıcak savaş sahası olan Suriye’de ise, Wagner Grubu mensupları sürecin başından beri Tahran ve Şam rejimleri kuvvetleri ile yakın bir eşgüdüm sağlayarak, sahada muhalif olarak gördükleri gruplara karşı etkili bir savaş sürdürdü. Bölge haritasının Rus ajandasına uygun dizayn edilmesinde Wagner Grubu, mühim görevler ifa etti. Arap Baharı rüzgarının öncelikle Batılı cenah lehine durdurulması ve sonrasında bu rüzgarın Rusya lehine esmesi temelinde Wagner Grubu, yoğun çabalar içerisinde oldu.
Bir diğer taraftan; Orta Afrika, Mali, Mozambik bölgelerinin yanı sıra; 2019 Devlet Başkanlığı Krizi bağlamında Venezuela’da Maduro hükümetinin desteklenmesi noktasında aktif bir tutum takınan Rusya, bu bölgelerde oynadığı satranç oyununda yine Wagner Grubu güçlerini öne sürdü.
Uzun zamandır Ukrayna özelinde devam eden savaş dahilinde merkez bir görev üstlenen Wagner Grubu’nun, başlangıçta belirleyici olan konumunun, savaşın uzaması ve Rusya açısından zaferin bir türlü gelmemesi itibariyle yara aldığı son dönemde ayyuka çıkmışken; bu grubun liderinin ve bazı önemli isimlerinin ise Putin’in Ukrayna’daki politikalarından rahatsız olduklarını belirtmeleri, Ukrayna harekâtının hatalı olduğuna dair yaklaşımları ve son günlerde Rus ordusunun Wagner Grubu’nun karargahlarını bombaladığına dair haberler, Rus devlet aygıtı ile Wagner Grubu arasında başlangıçta kurulmuş olan mükemmel dengenin yok olduğuna ve bu hususların, Kremlin tarafından Wagner Grubu’na ilişkin bir aforoz ve tasfiye sürecine giden yolu açmasına dair sebepler olarak yorumlanabilir. Dünkü yaşanan kriz, uzun süredir devam eden bir restleşmenin patlak vermesi olarak değerlendirilebilir.
Zikrettiğimiz aforoz ve tasfiye süreci, Rusya açısından yeni bir güvenlik yapılanması oluşturulmasını zaruri kılmaktadır. Putin’in söylemleri çerçevesinde, Wagner Grubu’nun artık Rus güvenlik aygıtı ve devletin üstün menfaatleri bakımından tehdit bir konuma yükseldiği ve bu yapılanmanın hızlıca bertaraf edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Yaşananlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun reformist padişahı olan II. Mahmud’un, statükonun taşıyıcısı olan ve giderek devlet yapılanması için tehdit haline gelen, yıpranmış Yeniçeri Ocağı’nı kaldırması bağlamında benzerlikler taşımaktadır.
Rus devlet aygıtının bundan sonraki süreçte Wagner Grubu’na karşı göstereceği adımlar, ülkede güvenliği ve asayişi sağlamak yönünde ortaya koyacağı duruş ve politikalar ile krizi aşma atraksiyonları, küresel yönetişim unsurları ve kontra batılı cenahlar tarafından dikkatle incelenmekte ve analiz edilmektedir. Ayı’nın düşmanlarına karşı gösterdiği ve göstereceği tavırlar, Kartal ve Aslan tarafından dikkatle mütalaa edilmektedir.
Wagner Grup üzerinden başlayan bu bölünme ve kriz sürecinin, Rusya’nın başta Ukrayna ve Suriye olmak üzere dünyanın diğer bölgelerinde yürütmekte olduğu yüksek yoğunluklu savaşlara ve müdahalelere zarar vereceği beklenmektedir. Bu yönüyle, yakın bir zaman sonra Rusya’nın etki alanlarında ve müdahale sahalarında sürpriz güçsel değişimlere kapı aralanabilir. Buna Orta Asya bölgesi de dahildir. Ukrayna, Venezuela, Orta Asya, Suriye, Libya, Orta Afrika ve saire gibi alanlarda, Rusya’nın güçsel bir düşüşe geçerek savrulmalar yaşaması ve güvenlik aygıtları bağlamında yaşanabilecek olası geri çekilmeler; bilhassa ABD, İngiltere, Çin, İran ve Türkiye açısından dikkatle irdelenmekte ve önümüzdeki günlerde yaşanabilecek değişimlere karşı proaktif, reaktif ve reelpolitik argümanlar masada ve sahada hazır tutulmaktadır.
Netice itibariyle, Rusya’nın yaşadığı bu kriz, son dönemde dünyanın her yerinde gittikçe artan ve devletlerin güvenliğini tehdit eden sürpriz krizler ve kırılmalar bağlamında yeni bir safha olarak değerlendirilebilir. Sertliği ile bilinen Rus devlet aygıtının, Wagner Grubu’na yönelik esaslı bir ‘Ayı Pençesi’ indireceği beklenirken; bunun, aynı zamanda Ayı’nın, savaş becerilerini sağlayan pençelerini de kaybetmesi sonuçlarını doğurabileceği, küresel yönetişim merkezleri ve global aktörler tarafından dikkatle değerlendirilmektedir.