Yeni kitabım: Kaçırdığımız Trenler Şaşırdığımız Yollar
Şahbettin Uluat yazdı...
Yıllar içinde yazmış olduğum denemelerin bir kısmını yeniden gözden geçirerek ve aralarına yenilerini de katarak hazırlamış olduğum “Kaçırdığımız Trenler Şaşırdığımız Yollar” kitap halinde yayınlandı.
Önceki kitaplarım gibi bu kitap da da Şahbettin Ali takma adını kullandım.
Kitap Gülnar Yayınları arasında piyasaya çıktı ve içinde 28 deneme yazısı bulunuyor.
Teması insan ve yaşadığımız dünya olan o yazılarda gündelik yaşam içinde hepimizin karşılaştığı olay ve durumlardan bana ulaşan kimi esintilere yer verdim.
Bu çalışmamın da öncekiler gibi kısa vadede kendi okur kitlesine ulaşamama sorunu olacağının farkındayım ancak “söz uçar, yazı kalır” gerçeğinin de farkındayım. Bugün olmazsa yarın taşlar yerine oturacak ve eğer gerçekten değerleri varsa kitaplarım okurlarını bulacaktır.
Şimdi sözü fazla uzatmadan bu kitabımdan bazı tadımlık bölümleri sizlerle paylaşmak ve mümkünse olumlu ya da olumsuz her türlü değerlendirmelerinizi, geri dönüşlerinizi beklediğimi ifade etmek istiyorum.
*
“Bu dünyadan kuşlar gibi geçip gidiyoruz.
Bir kapıdan girmişiz, ötekinden çıkmak için yoldayız.
Aramızda serçeler, güvercinler, akbabalar, kartallar, kanaryalar, bülbüller, kuzgunlar, papağanlar, kargalar ve başka türler var.
Giriş
Her birey farklı şeylere ilgi duyar. Her insan akıp giden zamanla birlikte bir şeyleri yaşamının merkezi sayılabilecek yerden çıkartır yerine yeni başka şeyler koyar. Çocukken başka şeyler kovalar, yetişkinken başka. Yalnızken başka şeyler kovalar, evliyken başka.
Seslerimiz de Sözlerimiz de Farklıdır
Ortamda çok sayıda koku var, aşk kokusu, özlem kokusu, evlat, anne-baba kokusu, barut kokusu, parfüm kokusu, kadın ve erkek kokusu, egzoz kokusu, yağmur ve toprak kokusu, baharat kokusu, kan kokusu ve diğer pek çok koku
Koridorlar
Sağlık, beslenme, saygı, sevgi, evlilik, eğitim, inanç ve diğer pek çok konuda hem fikir hem de eylem anlamında öyle çok eksiğimiz, yanlışımız var ki! Çoğumuz maalesef o eksik, yanlış şeyleri de doğru zannediyor ve samimi bir şekilde inanıyoruz.
Ben, sen, o, öteki. Birbirimizden farkımız yok.
Herkes Kendi Yaşamını Yaşıyor
Genç kızların iyi niyetle kendileri ile konuşmalarını fırsat bilip türlü yalan ve dalavere ile onları zor durumlara sokan erkekler de, aynı şeyin tersini yapan kadınlar da birer çakaldırlar ve tamamı o son noktalara kendilerine yüz verildiği için gelmişlerdir. İyi niyeti kötüye kullanmışlardır.
Çakalı Çakma Kurt Yapan İyi Niyet
Bu dünyada balığa giden herkesin bir hikâyesi vardır. Teknelerdeki farklı yerleri gibi farklı geçmişleri, beklentileri, umutları vardır. Yürek sızıları, kırıklıkları, hüzünleri, pişmanlıkları da vardır.
Denizlerimiz Teknelerimiz ve Biz
Yalnızlık kimilerimizi bileyip güçlendiriyor, kimilerimizi içine kapatıp çürütüyor.
Yalnızlık kimilerimizin daha hızlı düşünmesine, daha çok yorum yapıp sonuçlar çıkarmasına fırsat veriyor; kimilerimizin umutsuzluğuna odun atıp sorunlu, asosyal ve heyecansız kalmasına neden oluyor.
Çukurlara Düşmeden Oyunlara Gelmeden Yaşamak
Zaman Karacaoğlan'lar, Ferhatlar, Şirinler zamanı değil. Yeni çağın aşkları o kadar güçlü, âşıkları onlar kadar sabırlı değil.
Zaman uydu, internet, oyunlar, koyunlar zamanıdır.
Zaman hız, komplolar, gökdelenler, unutmalar, psikologlar zamanıdır. Daldan dala atlamalar, maddi şeyler zamanıdır.
Aşk Masum Bir Kelebektir
Hayat dediğimiz şey bir andır ve o an da şimdi yaşamakta olduğumuzdur.
İnsanlığın resmi kudret eli tarafından bir taraftan çizilmekte, bir taraftan silinmektedir.
Zamana, Yaşama, İnsana ve Ölüme Dair
Harun Ayhan dostumuzun yaptığı gibi, şehirlerarası yolda aracıyla seyrederken yolun ortasındaki korkudan ödü patlamış kuş yavrusunu gördüğünde trafik riskine rağmen geri dönüp o kuşu yoldan kaldırmak, yol kenarında güvenli bir yere koymak insanlığın resmidir.
İnsanlığın Resmi, Rengi, Sesi, Kokusu”