Bazen insan çok yakın olduğuna o kadar uzak kalır ki!
Antalya'da Bugün Genel Yayın Yönetmeni ve Gazeteci Yazar Erdoğan Kâhya Antalya yazı hayatımda tanıdığım en değerli insanlardan biridir.
Güncel yazdığım yazılar sekteye uğrayınca:
Hastalandı galiba? Diye cep telefonundan arayıp, ileti göndererek ulaşmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Bir de bir haftadan beri soğuk algınlığının sarmalına düşmem, onca ateşe boğan öksürüğe rağmen:
-Bu kez gribi ben yeneceğim! İnadıyla hastalığı yatakta değil ayakta alt etmeye çalışırken Sevgili Erdoğan ağabeyimin yerel basında çıkan baba kaybettiğinin haberlerine rağmen farkına varamadım.
Ana, baba, kardeş ve dost ölümü nüfus cüzdanı kaybetmek gibi değildir.
-Kaybettim, hükümsüzdür. Diye basıp geçemezsiniz. Ve:
"Ateş düştüğü yeri yakar." Sözü işte bu anlarda bir yumruk olup yüreğinizin orta yerine iner.
Sayın Kâhya'ya ulaştığımda ve aldığımda baba ölümü haberini yukarıdaki:
"Bazen insan çok yakın olduğuna o kadar uzak kalır ki!" Sözü, ucu sivri bir hançer olup dokundu yüreğime.
Aklıma geçen yıl yaşanan ölümlü Van depremi sırasında yaşadıklarımız geldi. Ailece can kaybımız yoktu ama nice dostun arama zahmetinde bulunmayışının, aymazlığının yarattığı acı vardı.
Böyle anlarda bir dost sesi, gözyaşınıza uzatılan şefkatli bir elin tuttuğu mendil kadar yumuşacık, okşayan olur. Ve o sesler, sizin yalnız olmadığınızı hatırlatır. Her seda bir güçlü payandaya dönüşür, çözülen bacaklarınızı ayağa kaldırır.
Sevgili Erdoğan Kâhya ağabey,
Bu yazı ben yetimden, sen yeni yetime bir özür veya yetimlik yazısı olsun.
Size, cemi cümlenize başsağlığı diler, hakkın rahmetine kavuşan babanızın mekânı cennet olsun derim.
Allah rahmet eylesin...