Köyün birinde bir adam, evinin suyunu yakındaki bir dereden sağlarmış. Boynuna astığı uzunca bir sopanın her iki ucuna bağladığı testilerle, her gün dereye kadar gider ve doldurduğu testilerini evine kadar taşırmış. Her iki testi de aşağı yukarı aynı büyüklükteymiş. Testilerden bir tanesi sağlam, kusursuz ve çatlaksızmış ancak diğerinin yan tarafında küçük bir çatlak varmış.
Kusursuz olan testi her seferinde görevini tam ve eksizsiz yaparmış. Adamın dereden doldurduğu suyun tamamını eve ulaştırırmış.
Çatlak olanı ise adamın doldurduğu suyun ancak yarısını eve ulaştırmaya muvaffak olurmuş. Çatlaksız, sağlam testi görevini yapmanın gururunu yaşarken, çatlak testi haline çok üzülürmüş. Her iki testiyi de dereden tam doldurmasına rağmen adamın evine sadece bir buçuk testi su gidermiş.
Bu durum birkaç yıl böylece devam etmiş.
Sonra bir gün, görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, duruma daha fazla dayanamayıp dere kenarında adama usulca sokularak içini dökmüş. "Görevimi yapamıyorum, bu halimden dolayı çok üzülüyor ve kendimden utanıyorum, yanımdaki çatlak nedeniyle suyun ancak yarısını eve ulaştırabiliyorum, eve varıncaya kadar suyumun yarısı akıp gidiyor" demiş.
Adam şöyle bir dönmüş çatlak olan testiye. Gülümseyerek cevap vermiş:
"Yolun senin tarafındaki kısmına bakmadın mı demiş. Senin tarafında çimenler yemyeşil, senin tarafın rengârenk çiçeklerle dolu ama çatlaksız kusursuz testinin tarafında o çiçeklerden bir tane bile yok demiş. İlave etmiş, Ben ta başından beri senin kusurunun, çatlağının farkındaydım demiş. Bunu bildiğim için de senin tarafına her çeşitten, her türden çiçek tohumları ektim…
Her gün dereden su taşırken sen farkında olmadan o çiçekleri suladın. Ben o güzel çiçeklerle evimi süslüyorum, dostlarıma veriyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın olmasaydı, ben bu güzel çiçekleri sulayamayacaktım, bu güzelliğe sahip olamayacaktım. Çevreme, etrafıma zarafet vermeyecek, çiçeklerimi sevdiklerimle, dostlarımla paylaşamayacaktım" demiş.
Hikaye bitti. Çok güzel bir hikaye. Biz insanlar da birer çatlak testi misali değil miyiz? Kusursuz bir insan gördünüz mü hiç? Hepimizin kendine özgü hataları, kusurları mutlaka vardır. Kusurlarımız bizi bizden ayırır. İnsanları olduğu gibi kabul etmenin güzelliği de budur. Eğer ki farkındaysak etrafımızdaki insanları değil,kendimizi düzeltmeliyiz.
Orhan Gencebay'ın dediği gibi: 'Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni'
Mevlana'nın ediği gibi:
Yüz'de ısrar etme, "Doksan da olur".
İnsan dediğinde, "Noksan da olur"...
Sakın büyüklenme, "Elde neler var".
Bir ben varım deme, "Yoksan da olur".
Hatasız dost arayan dosttan da olur…
Sevgiyle ilerleyin….
Yorumlar 9