Zaman yok!...

ZAMAN YOK!...

Çok yoğun olduğum için zaman hiçbir şeyi çözmek için yetmiyor…
Hep şikâyet eder dururuz zamanı…
Yetmiyor işte!...
Peki, ama neye yetmiyor.
Hiç düşündünüz mü? Yetmeyen zaman mı? yoksa zamanı doğru kullanamayan bizde mi hata?
Sanki bir ölü toprağı serpilmiş üzerimize.
Kime sorsak, çok yoğun.. Kime sorsak yetişmiyor işler.. Herkes koşturuyor; çok çalışıyor.
İyi de; "Neden bu yerinde sayış o zaman?"
Üretemiyoruz…
Kısa yoldan 'kopyacılık' yapıyoruz, keşfedemiyoruz…
Taklitte üzerimize yok.
"Yeterli zamanım yok" deme. Büyük insanların da günleri 24 saattir..."Can Dündar'ın dediği gibi 'Saat dünya kurulduğundan beri aynı değil mi?'
Eskiden daha çok zamanı vardı insanların. Bütün imkânsızlıklara rağmen ürettiler, keşfettiler, mucit oldular, âlim oldular, sanatçı oldular.
Onlar çalıştı, üretti, bize miras bıraktı, biz onların bıraktığı mirası tüketmeyi bile beceremiyoruz.
Ve tüm bu koşturmanın içinde, "hayatı ıskalıyoruz" maalesef...
Komşuluk diye bir şey kalmadı zaten.
Telefonlar Akşam 7'den Sabah 7'ye bedava, ama arayan yok…
Niye? Zamanımız yok…
Hayatı kumandayla yönetmekten vazgeçip, harekete geçmenin zamanı gelmedi mi?
Zaman su gibi akıyor! Farkında mısınız?
Kıymetini bilmediğimiz... Sahip olduğumuzu fark etmediğimiz... Fark edemediğimiz! Ne de çok şeye sahibiz.
L.P. Smith'in dediği gibi 'Eğer boş zamanınız yoksa, ruhunuzu kaybediyorsunuz demektir'
Dünyadaki en kıymetli şeydir zaman. Bir günümüz 1440 dakika. Dünya üzerinde tek bir kişi bile yok, 1441 dakikaya sahip olan.
Zaman kimseye ayrıcalık tanımıyorsa, demek ki zamanın bizi esir etmesine engel olmak elimizde. Zaman sizi değil, siz zamanı kullanın.
Zamanınız bol ve işe yarar olsun.

Bakmadan Geçme