Zulüm Çin'de olsa bile…
İki bin yılına yeni ve büyük umutlarla girilirken herkesin dilinde yeni bir dünya düzeni vardı. Yaşanılası bir dünya özlemiyle çarpıyordu yürekler. Oysa her geçen gün yeni bir felaket haberiyle sarsıldı yaşlı dünyamız. Hiç bitmeyen savaşlar, siyasî çekişmeler, tüm teknik gelişmişliğe rağmen tahmin edilemeyen ve önlenemeyen doğal felaketler insanlığı korkunç bir tükenişe doğru sürüklemeye başladı.
İki bin yılına yeni ve büyük umutlarla girilirken herkesin dilinde yeni bir dünya düzeni vardı. Yaşanılası bir dünya özlemiyle çarpıyordu yürekler. Oysa her geçen gün yeni bir felaket haberiyle sarsıldı yaşlı dünyamız. Hiç bitmeyen savaşlar, siyasî çekişmeler, tüm teknik gelişmişliğe rağmen tahmin edilemeyen ve önlenemeyen doğal felaketler insanlığı korkunç bir tükenişe doğru sürüklemeye başladı. Bunların bir kısmı insana bir kısmı da çevreye bağlı olan olaylardı. İnsanoğlu çevreye bağlı doğal felaketlerin üstesinden gelmeyi henüz başarabilmiş değil. Ancak insana bağlı olan savaşlar, siyasi çekişmeler, hak ihlalleri, soykırımlar ve şiddet için çözümler üretilebilir mi? Dünya üzerinde artan nüfus, açlık, salgın hastalıklar, kuraklık, bitki ve hayvan türlerinin yok olması, çarpık kentleşme, dijital kirlilik ve daha sayısı arttırılabilecek çözüm bekleyen onlarca sorunla küresel ölçekte baş etmek, çözüm aramak yerine, hala insanoğlu kendi türünü yok etme yolunda ilerlemekte.
Zaman zaman haber kanallarında çok az değinilen, belki de birkaç satırla geçiştirilen ama aslında bizi yakından ilgilendiren bir konuya değinmek istiyorum. Öncelikle şunu sormak lazım. Türkistan neresi?Peki Doğu Türkistan size tanıdık geliyor mu? Hiç duydunuz mu? Orada olan bitenden haberiniz var mı? Cafcaflı magazin haberlerinden, sanatçı (?) dedikodularından, iç siyasi çekişmelerden fırsat bulup bizden uzakta acılar içinde kıvranan, yaşadıkları zulme her gün bir yenisi eklenen Doğu Türkistan'daki soydaşlarımıza olanlardan haberiniz var mı?
Bu konuya duyarlı olanlar veya bir şekilde dikkatini çekenler bilirler, hemen hemen her gün farklı kaynaklarda Çin'in Doğu Türkistan'daki soydaşlarımıza uyguladığı baskının artık bir insanlık suçuna dönüştüğünden bahsedilmekte. Eğer birkaçını uzun uzun okursanız durumun ne kadar içler acısı bir hal aldığını anlarsınız. Yirmi birinci yüzyılda, sınırların kalktığı, her türlü iletişimin parmaklarımızın ucunda olduğu günümüz dünyasında neredeyse tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bunca haksızlığa, baskıya, zulme nasıl sessiz kalınabildiğini ise anlamak imkânsız.