Avm değil kent üniversitesi
Geçtiğimiz hafta Akdeniz'in İncisi Mersin'deydim. Toros Üniversitesi'nin konuşmacı olarak bendenizi davet ettiği 'Sert Kabuklu Meyvelerin Besin Değeri, Yetiştiriciliği ve Önemi' adlı konferansta çiftçi, üretici ve akademisyenlerle bir araya geldik.
Geçtiğimiz hafta Akdeniz'in İncisi Mersin'deydim. Toros Üniversitesi'nin konuşmacı olarak bendenizi davet ettiği 'Sert Kabuklu Meyvelerin Besin Değeri, Yetiştiriciliği ve Önemi' adlı konferansta çiftçi, üretici ve akademisyenlerle bir araya geldik. Ülkemizin en önemli ve en stratejik ürün gruplarından ceviz, badem ve kestane hakkında enformasyonda bulunduk. Programa ilgi o kadar yoğundu ki 2 saat planladığım konuşmam neredeyse 4 saati buldu. Gelen üreticiler gözlerini kırpmadan, ellerinde kayıt cihazları, not defterleriyle neredeyse virgülüne kadar kaydettiler konuşmamı. Bana mükemmel sorular sordular, müthiş keyif aldım…
Tarım cenneti Mersin'de üreticiler işlerine ciddiyetle yaklaşıyor, kendini yeniliyor, söylenene kulak kabartıyor. Türkiye'nin limon, çilek, muz gibi subtropik meyvelerin lider üreticisi Mersin, son zamanlarda Antep fıstığı, badem, ceviz gibi sert kabuklularda da iddialı. Özellikle Silifke, Mut, Gülnar gibi ilçelerinde yoğun bir üretim furyası başlamış. Boşuna tarım cenneti denmiyor.
Bugün 63 çeşit bağ-bahçe üretimi yapan yörede, sıfır rakımlı sahil kesiminde ilk turfanda, 1500 rakımın üzerindeki yaylalarında ise son turfanda üretim yapabilmek mümkün. Bunu gören girişimci çiftçiler serada erik-badem yetiştirmeye başlamış bile. Öyle ki Badem yurdu Muğla- Datça'dan daha erken çağla bademi pazara sunabiliyorlar. Ayrıca çekim merkezi bir metropol olmanın avantajı ve geçmişi çok eskilere dayanan tarımsal ihracatçı kimliğiyle Mersin, bunu sonuna kadar kullanıyor.