Kısa Hikayeler 3: Takvim Amca
Hastalarımı bir sonraki gelişlerinde kolayca hatırlayabilmek için, sayfalarına kendimce notlar düşerim.
Hastalarımı bir sonraki gelişlerinde kolayca hatırlayabilmek için, sayfalarına kendimce notlar düşerim. Bu notlar bazen hastalığı ile, bazen bir özelliği ile, bazen yaşadığımız bir olayla ilgili olur. Bu anımdaki kahramanımın sayfasındaki notumda "Takvim Amca "yazar. Bir de gülen suratifadesi. Bakmayın bu ifadeyi koyduğuma. Çok asabidir Takvim Amcam. Kolay sinirlenir, kızar, söylenir, tahammülsüzdür. Dokunmaz bana bu halleri, severim Takvim Amcamı ve nedense bu hallerine rağmen o da beni sever. Sohbeti sever kendince, her gelişinde ülke gündemi ile ilgili bir şeyler söylemeden edemez. Koltuğunun altında gazetesi vardır ve oradan seçip bana göstermek istediği ve üzerinde konuşacağı bir de haber her seferinde. Söylediklerim her zaman hoşuna gitmeyebilir. Fikirlerime katılmıyorsa, çok bariz bir şekilde tepkisini koyar, katılıyorsa takdirini gizler. Fakat ben dudağının kenarındaki gizli gülümsemeyi her zaman görürüm. Hayatla kavgalı gibidir zaten. Yaşı da, KOAH'ı da iyice ilerlemiştir ve Oksijen Tüpüne bağlı bir yaşamı olduğu için bu gerginliği normal sayılır.
Yılın ilk günleri. Bir takvim getirdi bana. Hani şu yapraklı, yazılı, kısa anlatıları olan takvimlerden.
-Al bunu duvarına as, her gün de oku, dedi. İşin doğrusu odamdaki duvarların hepsi dolu olduğu için asacak yer bulamadım, Takvim Amcamı kırmamak için de her gün okumak için, takvimi çekmeceme koydum. Ama her gün de okudum. Takvim Amcamın bunun hesabını soracağını bilmeden.
Bir sonraki gelişinde Takvim Amca muayenesinin ve işlemlerinin bitmesini sabırla bekledi, sonra bana göstere göstere duvarları gözden geçirdi. Bana dönerek:
_Takvimi beğenmedin mi? Dedi.
Biraz mahcup:
-Ben onu duvara asmadım, okuması kolay olsun diye hemen yanımdaki çekmeceye koydum, cevabını verdim. İnandırıcı olsun diye de, çekmecemden çıkardığım, her günkü yaprağı okuduktan sonra kopardığım takvimi gösterdim ona.